Hazine ve Maliye’ye şirketlere ortaklık yetkisi verildi. KHK ile Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bu atılım, kamuoyunda da şirket kurtarmaları söylemini geliştirdi.
Elbette hangi şirketlerin kurtarılacağı ile ilgili de herkesin bir nebze tahmini vardı. Bunun üzerine Hazine ve Maliye kaynaklarından bir açıklama yapıldığı ifade edildi. Bu kaynaklar kim bilmiyoruz ama KİT’lerin böyle bir niyeti olmadığını, bunun sıradan bir prosedür olduğunu belirtiler.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım ve birbirimizi kandırmayalım. Böyle bir uygulama devreye sokulduysa bunun iki anlamı vardır. Ya bazı şirketleri kurtaracak formüller üzerinde duruluyordur ya da gerçekten hiçbirimizin aklına gelmeyen stratejik bir işletme gümlemek üzeredir.
Bununla ilgili nasıl bir eyleme geçileceğini zamanla göreceğiz. Tahmin olsa da bugünden niyet okumayalım. Ama ben farklı bir öneri getireceğim. Madem böyle bir düzenleme yapıldı ve elimizde artık böyle bir hak var, kalıcı bir iş yapalım.
Güney Kore gibi ülkelerde devlet eliyle şirketler yaratıldığı biliyoruz. Bunun bir devlet stratejisi olduğu ve zaman içerisinde de dünya çapında 4-5 markanın bu yolla yaratıldığı da malum.
Peki o zaman bir uyanıklık ya da büyük bir tehlike söz konusu değilse; sektörel bir bilim kurulu oluşturulsun. Bu kurul tamamen tarafsız insanlardan ve sektörler üstü olarak kurgulansın.
Bir proje havuzu ya da proje borsası kuralım. Türkiye’de başta startuplar olmak üzere, iş modelleri ya da fikirleri olanlar bu havuza başvursunlar. Diğer tarafta da zaten daha önce oluşturulan akredite melek yatırımcılar var.
Onları da bu havuza dahil edelim. Şirketler burada ilgilendikleri gerçek projelerle devlet güvencesi içerisinde ilgilensin. Türkiye’de kırılmayı sağlayacak 5 projeyi tespit edelim. Bu projelere akredite melek yatırımcılar kendi risklerini de alarak ortak olsunlar.
Hazine ve Maliye de reel sektörün ortak olduğu bu projelerden hisse alarak gelişimlerinden pazarlanmasına kadar destek sağlasın. Ama bunun için öncelikle yerli bir yazılım kullanılarak 2 – 3 ay içerisinde çıkarılabilecek envanter eksikliğimizi giderip, öncelikli sektörlerimizin ne olması gerektiğini kararlaştıralım.
Bu bilimsel veriler ve yaratılan ekonomi vizyonu çerçevesinde bu girişimlerin uluslararası çapta oyuncu olmasını sağlayarak biz de bundan 5 – 6 sene sonrasına nitelikli, katma değerli mal ve hizmet üreten, dünya çapında markalar yaratalım.
Mevcut çıkmış haliyle, kimin tarafından yapıldığı belli olmayan itirazlarla kimseyi ikna etmek mümkün değil. Ama gelin bu şerden bir hayır çıkaralım.
FACEBOOK YORUMLAR