Merkez Bankası’nın bankalara tavsiye değil, yaptırım içerikli son talimatında Kur Korumalı Mevduat’ta vadesi gelenlerin standart TL mevduata yönlendirilmesi, aksi takdirde parasal karşılığı olacağını söylemesi, KKM öyküsünün de sonuna geldiğimizi anlatıyor.
En baştan beri hatalı olan, ekonomiyi daha çok dolarize eden, bununla birlikte ekonomi üzerindeki riski arttıran, ama bundan da önemlisi bir bankacılık ürününü ekonomi politikası diye satan yaklaşımın bizi getirdiği nokta, saatli bomba ve 125 milyar dolara ulaşmış bir risk.
Peki bu tavır doğru mu? Talimatla insanları döviz hesaplarını bozdurup buraya yönlendirmek nasıl mümkün olmadıysa, şimdi de talimatla insanları TL mevduata yönlendirme arzusu bakış açısı olarak bir şeyin değişmediğini gösteriyor.
Sizin öncelikle TL mevduatı cazip kılmanız için, en azından açıklanan enflasyon oranında faiz seviyesine gelmiş olmanız lazım. Bunu perşembe günkü toplantıda çılgınca yerine getirmeyeceklerini umuyorum.
Ama şu da bir gerçek ki bu seviyeler yakalanmadan, baskıyla yapılacak bir yönlendirme de telafisi zor sonuçları beraberinde getirecektir. Çünkü kur korumalı mevduatın bozdurulduktan sonra nereye gideceğini bilemeyiz, ama gitmeyeceği yerin Türk Lirası olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle önce dövizin, en azından açıklanan enflasyon kadar TL bazında değerlenmesi, ardından faizlerin sıfır noktasına yani enflasyon oranına yükseltilmesi, ardından doğru hamleler ile kur korumalı mevduatın aşamalı olarak azaltılması ya da cazip alanlara yönlendirilmesi gerekir.
Bu kurguda sırayı bozarsanız bomba elinizde patlar. Ayrıca tüm bunlar da ekonominin sağlıklı noktaya gelmesi anlamını taşımaz. Bu süreçte zaman kazandığınızı varsayarak, ayağı yere basan, üretim odaklı bir ekonomi politikasını açıklamalı, bundan da önemlisi insanlara güven vermelisiniz.
Siz yurtdışından gelecek sıcak paranın peşinde koşarken, içerideki yerli müteşebbisi kaçırdığınızın farkında değilsiniz. Birçok işletmenin Mısır, Balkanlar ve Doğu Avrupa başta olmak üzere, üretim hatlarını kaydırdığından bihaber, ülkeyi üretim ekosisteminin dışına taşıyarak, sadece rakam tutturmayı hedefleyerek ekonomik sonuç alamazsınız.
Yani kur korumalı mevduat başından itibaren hatalıydı. Bari çıkış noktasında hatalı bir tavır takınıp, ikinci bir maliyet ödemeyelim. Türkiye’nin artık şu rakam tutkusundan kurtulması lazım. Zaten verilerine kimsenin inanmadığı bir ülkenin, istenen rakamları tuttursa bile gerçek yatırımcı çekmesi olanaksız. Kısa vadeli para peşinde koşup, Türkiye’nin cebindekini de alacaklara razı iseniz bilemem.
Ama gerçek bir doğrudan yabancı yatırım, kalıcılığı olan finansal sermaye ve en önemlisi, yurtiçindeki yatırımcının ülkemizde kalmasını istiyorsak, artık sahaya sırtımızı dönmekten vazgeçip, rakam peşinde koşmak yerine, daha sağlıklı ve kalıcı hedeflemeleri ortaya koymamız gerekiyor. Bu eksi rezervle bu tip manevralara girmenin de, buradan çıkmanın da olanağı yok.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR