Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Kritik gündem; yoksulluk

27 Mayıs 2020 - 00:43

Türkiye sahte gündem cenneti olma ısrarında devam ediyor ama hanelerin içi yanmaya devam ediyor. Israrla görmezden gelinen ve hamaset dolu söylemlerin ötesine geçilemeyen bu süreçte, bir de ‘vatandaş neden tasarruf yapamıyor’ gibi saçma sapan bir soru sürekli önümüze geliyor.
 
Türk-İş’in rakamları bize gösteriyor ki, gelenek yine bozulmadı. Yılın ilk üç ayında asgari ücreti geride bırakan açlık sınırı, bu ay itibariyle dört kişilik bir aile için 2 bin 438 TL olarak açıklandı.
 
Dikkatinizi çekerim açlık sınırı ile ilgili hesaplama sadece gıda üzerinden yapılıyor. Bunun dışındaki giderler yok. Yoksulluk sınırı ise 7 bin 942 TL... Bir çok kendini bilmez, bu durumda yaşayan çok sayıda aile ve nüfus olmadığını iddia edecek kadar vatandaşın gerçeğine yabancılaşmış durumda.
 
Oysa araştırmalar gösteriyor ki, son bir yıl içerisinde yardım alan aile sayısı nüfusun yüzde 34’üne ulaştı. Son bir ayda yüzde 170’lik artış, kovit sürecinde ‘kral çıplak’ diye bağırırken, bu kişilere sadece bin TL yardım yapıldığını da hatırlatalım.
 
Sistematik bir biçimde sosyal yardım alan 12 milyon insan olduğu zaten dile getiriliyor. Ama görülen o ki, son bir yıl içerisinde nüfusla orantı yaptığınızda 28 milyon 220 bin kişinin yardım aldığını anlıyorsunuz.
 
Buna nüfusun yüzde 43’ünün asgari ücretle geçindiğini de katarsak, toplamda yaklaşık 64 milyon kişiden bahsediyoruz demektir. Bu hesapların içerisinde olmayan, mükellef olduğu için iyi durumda olduğu düşünülen esnaf sayısını da düşünün. Büyük zorluklar içinde yaşayan KOBİ’lerin sahiplerini, resmi rakamla bile olsa işsizleri hesaba katın; yuvarlak hesap 70 milyon kişiden söz etmek mümkün.
 
Nitekim ANAR’ın araştırmasında, kovit sonrasında bir numaralı sorununun ne olduğu sorulduğunda ortaya çıkan yüzde 77,6’lık ekonomi başlığı da durumun son derece kritik olduğunu bize anlatıyor.
 
Ekonomi yönetimi ise bir yanda swap söyleleriyle günü kurtarırken, diğer yanda kurduğu hayalleri anlatıyor. Şu ifadeyi Bakan’ın ağzından mealen duydum. “Kovit sürecindeki açıklanan paketlerin büyüklüğünün milli gelire oranı yüzde 5 seviyesinde. Hatta farklı bir hesapla yüzde 11’lere kadar ulaştığını da söylemek mümkün.”
 
Öncelikle yüzde 5’lik oran nasıl yüzde 11’e ulaşıyor, bu bir istatistik harikası. Ama gerçek ne? Ekonomi Politikası Araştırma Merkezi’nin yaptığı çalışmanın ve araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye 168 ülke içinde 63’üncü sırada. Ayrıca yüzde 11’lere kadar şişirilerek anlatılan oranın gerçeği de yüzde 3,78.
 
Bunun da ağırlıklı bir bölümünün borç ya da kredi teklif etme olduğunu biliyoruz. Çünkü paketlerde neredeyse başka bir şey yoktu. Belediyelerin yardımlarına da engel olunmaya çalışıldı. Tüm bunlar bize gösteriyor ki, Türkiye ‘yoksulluğa bile’ razı olacak noktaya gelmiştir.
 
Ve bu fotoğraf, kovit sonrası dönemde en kritik başlıklardan biridir. Hatta zorunlu dönemin bitmesiyle birlikte birçok işverenin istihdam azaltmaya gideceğini biliyoruz. Sanırım bu tespitler ve duyumlar sadece gazetecilere gelmiyordur.
 
Peki biz ne tartışıyoruz? Elinizi vicdanınıza koyun ve siyasetin gündemine bakın. TV programlarındaki düzeysizliği ve içeriksiz yapıyı saymıyorum bile. Sonra da dönüp ‘halk bizi anlamadı’ diyecekler. Sizce kimin kimi anlaması gerekiyor?
 
[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum