Gelecek haftanın asgari ücret gündemi bugünden ekonomi başlıklarını hareketlendirmeye başladı. Bu sene komisyon her zamankinden farklı tartışmalara sahne olacak gibi gözüküyor. Bilhassa MÜSİAD ve Türk-İş Başkanları’nın son yaptığı açıklamalar, eğer bu çıtada sürerse, sıkıntılı bir toplantı sürecinin bizi beklediğini anlatıyor.
Yüzde 25 asgari ücret artışının yeterli olacağını söyleyen MÜSİAD Başkanı, tartışmayı alevlendirdi. Öncelikle açıklanan ve kimsenin inanmadığı bir enflasyon oranı üzerinden meseleye bakmak, ciddi sorunlu bir yaklaşımdır.
Hele ki ağırlıklı olarak üyeleri KOBİ’lerde ulaşan bir yapının, iç piyasa dengelerini gözetmeksizin, bu rakamın yeterli olacağını söylemesi bence amacını aşan bir ifade olmuştur. Çünkü bir ücretlendirmenin veren tarafından sorun yaratması başka, bu oranı yeterli görmek başkadır.
Şayet maliyetlerde ilgili bir sıkıntı varsa, bunun çalışanlarla değil, ekonomi yönetimiyle konuşulması gereken ve faturanın da çalışanlara kesilemeyeceği bir konu olduğunu hatırlatırım. Üstelik bunu sadece ben söylemiyorum.
Merkez Bankası’nın son açıkladığı Finansal İstikrar Raporu’na baksanız, sıkıntının ücretlendirilen kesimde olmadığını görürsünüz. Ne diyor rapor? 2021 yılından itibaren vatandaş ihtiyaçlarını karşılayabilecek güçten hızla uzaklaşırken, firmalar net kârlarının aktiflere oranını yüzde 4’ten yüzde 10’a çıkardı.
Rapordaki bu vurgunun da çok hatalı olduğunu düşünüyorum. Şirketlerin kârlı gözükmesi de tartışmalıdır. Çünkü enflasyon muhasebesi uygulamasıyla birlikte zarar yazanların ve hemen ardından vergi toplanamayacağı için düzenlemeye gidilmesinin de göz ardı edilmemesi gerekir.
Fakat muhatap kesim alenen zor durumda. Yani raporlama bile yoksullaşmaya işaret ederken, açıklanan enflasyon kadar bile değil, hayalimdeki enflasyon oranında artışı tasvip etmek başka bir tartışmadır.
Nitekim Türk-İş Başkanı da akabinde yaptığı açıklamada, son bir yıldır asgari ücrete zam gelmemesine rağmen, fiyatların durdurulamadığına atıfta bulunarak konuyu tamamladı. Nitekim gerginlik düzeyi artınca Bakan Işıkhan da gündemlerinin asgari ücret olduğunu ve 10 Aralık Salı günü komisyon çalışmalarının başlayacağını söyledi.
Tam da üzerine iktidar partisinden refah payı açıklaması geldi ve Cumhurbaşkanı’nın devreye girebileceği söylendi. İşte aslında tartışmaların tümü bu yapıda düğümleniyor. Birbirini anlamayan, sorumlular yerine, muhatabına yönelen bakış açısıyla kör dövüşü ortaya konuluyor ve hemen ardından da komisyon toplanmadan birilerinin inisiyatif kullanabileceğini ifade ediliyor.
Ülkenizin gerçekleriyle yüzleşmiyor, rakamlarınızı doğru açıklamıyor ve tartışmaları adalet ve fizibilite üzerine kurgulamıyorsanız, verimlilik ile çıktı değerlemesini yapmıyorsanız, inisiyatiflere mecbur kalırsınız. Yine ‘gönlümden koptu kriteri’ devreye girer ve elbette sorun ‘hiç olmazsa oranları’ ile ağırlaşıp, ötelenir. Buna da ekonomi yönetimi denmez.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR