Başbakan, Ege kıyılarının durumuna çok üzüldü. Bakanı’na dedi ki: ‘Olmuyor böyle, hizaya sokmak lazım. Vicdansızlık…” Çarpık yapılaşmadan kıyılara taşan otellere kadar hepsi ama hepsi Başbakan’ı rahatsız etmiş. Belki de ortadan kaybolduğunda yayılan rahatsızlık söylentisinin gerçek nedeni budur.
Fakat iş burada bitmedi. Tuğladan ülke yaratma konusundan ibaret şehircilik anlayışına sahip yetkili Bakan’a verilen talimatla, gerekli denetimlerin arttırılması talimatı da peşinden sıralandı. Bize söylenen bu… Başbakan gerçekten orada mıydı, değil miydi bilmek mümkün değil. İnanacağız artık. Legodan binalar yapıp, bunu modern şehir diye yutturan bir ismin, bu çarpık yapılaşmadan ne kadar rahatsız olacağına ilişkin soru işareti bir kenarda dursun, kıyıdaki bu durumun engellenmesi için komisyon kurulması kararlaştırıldı. Rivayet odur ki, bu komisyonun başına da jöleli kaygan zeminde oynayan bir isim getiriliyormuş. Belki de yapıları jöle vasıtasıyla kaydıracaklar. Bilim ilerledi tabi… Nükleer enerji konusundaki hassasiyetiyle tanınan, duruma göre önce liberal, akabinde Avrasyacı, bunu takiben ulusalcı, milliyetçi olan, sonra da kapılar yüzüne kapandığı için iktidar yanlısı olmaya karar veren bu isim, kıyıları adam edecekmiş. Teknik, mevzuat, şehircilik, bilimsel yaklaşım mı dediniz? Bunların ne önemi var? Önemli olan kiminle beraber yürüdüğünüz yolda bu memlekette. Zaten bunların bir ehemmiyeti olsaydı, sadece Gezi olayında bile bilime kulak verilirdi. Ama İstanbul’u helikopterden dizayn edenlerin, Ege kıyılarını tekneden denetlemesi kadar normal bir şey yok. Mısır’da gerçekte TOKİ vasıtasıyla inşaat yapıp voleyi vurmayı planlayanların, din, iman, insanlık, demokrasi maskesi altına sığınıp tepki göstermesi ne kadar samimi ise, iktidarın çevrecilik yaklaşımı da o kadar samimi. Şimdi bir komisyon kuruluyor, başına Trakya’dan Akkuyu’ya kadar nükleer santral yapılması gerektiğini savunan bir zat geçiriliyor; Türkiye’de durumu hayretler içerisinde izliyor. Neye hayret ediyorsunuz anlamadım ki? Bu ülkede mantıklı bir şey mi kaldı ki, burada mantık arıyorsunuz? Bu iktidarın tek bildiği laf oyunlarıyla yaptıkları hatayı gizlemek ve bir de zeytinyağı misali haklı olduğunu iddia etmek. Nasıl mı? Fıkradaki gibi: Öğrenci sınıfa yeni gelmişti; ikinci gün öğretmenine sordu: “Öğretmenim insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz? “Olur mu evladım” dedi öğretmen. “Yapmadınsa ceza da olmaz. Niye sordun bunu?” “Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum.” İşte izlediğimiz 10 yılı aşan tiyatronun kısa özeti. Şimdi tekrar düşünün. Kıyıların jöleliye emanetine gerçekten şaşırıyor musunuz? Ortada kıyı bırakmazsanız, denetim sorunu da çözülür. [email protected]
FACEBOOK YORUMLAR