Zaman zaman yurtdışında yaşayan soydaşlarımızın sokak röportajlarına denk gelmişsinizdir. Bu kişiler Türkiye’de ne kadar refah içinde yaşadığımızı, bilhassa Avrupa’da ne kadar büyük çileler söz konusu olduğunu anlatıyorlar.
Öncelikle bu külliyen yalan. Çünkü maaşlarınızı bırakıp, kalkıp Türkiye’ye gelmeleri söylendiğinde de çeşitli bahaneler uyduruyorlar. Hatırlayacaksınız, siyasetin de kullandığı bir argüaman bu; kıskanıyorlar…
Bir dönem yine anımsayacaksınız Hollanda ile aramızda gerilim olmuş ve oradaki soydaşlarımız benzer açıklamalarla tepkilerini dile getirmişlerdi. Bunun üzerine Hollanda hükümeti isteyenlerin dönebileceğini söyledi. Tek bir kişi bile gelmedi.
Bu haliyle uzaktan gazel okuyamaya giren bu söylem, ne yazık ki burada yaşam mücadelesi veren insanları da rencide ediyor. Ortalama çalışan nüfusun yüzde 5’inin çalıştığı asgari ücretten, Türkiye’de her iki kişiden birinin çalıştığı asgari ücreti, geçim noktasında zaten kıyaslayamazsınız.
Fakat böyle bile olsa, ortada büyük bir kriter hatası var. Avrupa ortalamasına baktığınızda asgari ücret bin 500 Avro civarında. Yeterli mi? Elbette yeterli değil. Ama belirttiğim gibi zaten bu rakam orada ortalama ücret değil.
Lakin bunu bile kabul etseniz, bin 500 avro ile 4 bin 250 TL’yi mukayese edemezsiniz. Bin 500 Avro ile çalışan ve bunun üzerinden Türkiye’yi örnek gösterenlerin şunu anlaması gerekiyor. Satın alma gücü açısından baktığınızda Türkiye’deki asgari ücret yaklaşık 236 avroya denk geliyor.
Yani 236 avro ile geçinmeye çalıştığınızda yaşayacaklarınız, ancak Türkiye’de asgari ücretle çalışanların yaşadıklarını anlamaya yeter. Burada kriter olan hem belirttiğim gibi asgari ücretin Avrupa’da ortalama ücret olmaması, hem de satın alma gücü açısından değerlendirmesi.
Son araştırma da bunu doğruluyor. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, Eurostat’ın son raporuna göre kişi başı GSYH endeks değerinin 27 Avrupa Birliği üyesi ortalaması 100 birim. Bu araştırmaya göre Türkiye’nin oranı 64.
Sadece bu istatistik bile Türkiye’deki insanların satınalma gücünün, AB ortalamasının yüzde 36 gerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Şimdi meseleye bu gerçek üzerinden baktığınızda tartışma da neticeleniyor.
Ayrıca bu mukayese bile çok anlamlı değil. Çünkü sizing geçinemediğiniz gerçeği ortada dururken, kimin ne kadar geçinebildiği ya da geçinemediği kriter alınacak bir nokta değildir. Bu maaşı yetmeyen insanın, zenginlere özenip, fakirlerle avunmasından başka bir anlam ifade etmez.
Günün sonunda sen geçinebiliyor musun, geçinemiyor musun? Gerçek bu… Bunun dışındaki her şey bir istatistikten ibaret, söylenen her şey de lafı güzaf niteliğindedir. Sonuç şu ki, biz geçinemiyoruz.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR