Ülkede insanların geçim seviyesindeki büyük sıkıntıyı çözemediler. Yetmedi her iki kişiden birinin asgari ücret aldığını görmediler. Bitmedi asgari ücreti arttırıyoruz diyerek açlık sınırının altında maaş belirlediler.
Bunların hiç biri insanların geçim sıkıntısını gidermediği gibi, açlık sınırını açıklayan sendikanın başkanına bile açlık sınırının altında asgari ücreti kabul ettirdiler. Bu da çare olmadı. Sonunda çözümü açlık sınırını düşürmekte buldular.
Bu kadarına ‘pes’ dedirten açıklama da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’den geldi. Bakan Bilgin, açlık sınırının 3 bin 600 TL ile 4 bin TL arasında bir rakam olduğunu iddia etti ve Türk-İş’in de içinde olduğu bu konuda sendikaların çalışmalarını son derece bilimsel bir tanımla sınıflandırdı: Sendikalar kendince çalışma yapıyor.
Ekonomiye dair hiçbir çalışmanın kendince yapılması mümkün değil. Bir metodoloji, bir kriter ve somut veriler üzerinden yapılır. Ayrıca gerçeklere dayanması için de minimumda tutulan rakamlar esas alınır. Her şeye rağmen ‘kendince çalışma’ ifadesi çok nezaket dışı.
O zaman insanlar da sormaya başlar. TÜİK, kendince bir çalışma mı yapıyor? Bakanlık asgari ücretteki görüşmeleri kendince mi yönlendiriyor? Merkez Bankası kendince mi faiz kararı alıyor? Bir veriyi inandırıcı bulmayabilirsiniz? Ama kamuoyunda en inandırıcı bulunmayan algıya sahip TÜİK verilerinin oluşumu bile kendince olmuyor. Belli bir hesap üzerine yapılıyor. Sadece bu hesaptaki baz alınan kriterler kamuoyu tarafından eleştiriliyor ve gerçeği yansıtmadığı vurgulanıyor. Ama kimse ‘kendince’ demiyor.
Sepetteki oranlara atıfta bulunuluyor; oynanan kriterler eleştiriliyor; gibi gibi gibi… Ama TÜİK’e bile kimse kendince benzetmesi yapmıyor. Bir Bakan’ın üstelik daha iki gün öncesine kadar asgari ücret komisyonunda yanında oturan bir ismin temsil ettiği sendikaya bu tip bir benzetme yapması, tekrar ediyorum büyük bir nezaketsizlik.
Açlık sınırına gelince… Mesela Bakan Bilgin, diğer çalışmaları bilim dışı olmakla suçlarken, kendisinin hangi kriterle 3 bin 600, hadi toleranslı davranalım 4 bin TL sınırını bulduğunu söyleyebilir mi? Yoksa o da kendince mi rakam açıklıyor?
Diyelim ki bir an için Bakan’ın ifadesi doğru. Her iki kişiden birinin asgari ücretle çalıştığı, Avrupa ortalamasının ise çalışanların yüzde 4’ü olduğu asgari ücretin, açlık sınırından bin 500 TL fazla olması yeterli mi görülüyor?
Yani tartışmayı yoksulluk sınırının üzerinden bile yapmadan, kendince bulduğu bir rakamla, açlık sınırının bir tık üzerinde insanların yaşamasını normal mi karşılamamız gerekiyor? Nasıl bir yaklaşım hatasıdır ve nasıl bir Bakanlık performansıdır?
Bakan Bilgin’in rakamı nereden bulduğunu bilmiyoruz. Ama Bakan Bilgin’in bilmesi gereken çok net bir gerçek var. Bu ülkede insanlar geçinemiyorlar. Bunu öğrenmek için de matematikten faydalanmasına gerek yok. Korumalarını yanına almadan vatandaşın arasında dolaşsın ve sohbet etsin gerçeği hemen görebilir. Elbette gördüklerini de kendince yorumlamazsa…
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR