Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Karttan çek

28 Temmuz 2022 - 06:24

Geçtiğimiz günlerde sosyal mecralarda yayınlanan sokak röportajlarını izliyordum. Ekonomide her şeyin yolunda olduğunu iddia eden bir beyefendi, hızını alamadı ve geçinemediğini söyleyen insanlara ‘cebinde kredi kartın yok mu’ diye sordu.

Bunun üzerine muhabir o paranın kendisine ait olmadığı sorusunu yöneltti. Savunma mekanizmasıyla önce evet dedi. Sonra ödemesi gerektiği hatırlatılınca kem küm etmeye başladı.

Eğer siz veresiye alışkanlığıyla esnaftan açık hesap alışveriş yapanların olduğu bir ülkede, insanları finansal okuryazarlık vermeden birden bire kredi ve kredi kartlarıyla buluşturursanız; cebindekini kendi parası zanneder.

Esasen bugüne durup dururken gelinmedi. 2 binli yıllarda dünyadaki parasal genişlemeden sermaye çekerek insanları sahte bir zenginliğe alıştıran, tüketim ekonomisini körükleyerek ithalattan ve tüketimden vergi toplayıp, kasaya girenle TL’yi yüksek değerli kılan, bu yolla üretimsizleşmenin önüne açan, kamunun borç riskini de vatandaş ile firmalara yıkan bir zihniyetin sonuçlarını yaşıyoruz.

Önceleri ‘kredi kolay’ denilerek tüketim ekonomisini körükleyen bu sistem, zaman içinde bambaşka bir noktaya geldi. Sahte enflasyon rakamlarıyla zam verip, insanların gerçek enflasyona göre yaşamasını isterken, yaşamsal faaliyetlerini de hızla kredi ve kredi kartlarıyla tamamlamasını sağladı.

Başlangıçta enflasyonda makas kapalı olduğu ve kredi mekanizması çalıştığı için mesele kimsenin gözüne batmadı ve herkes zenginleştiğini sandı. Şüphesiz bu ortam oya da tahvil edildi.

Bu durum bankaların da işine geldi. Çünkü bir firmaya 10 birim para verip tamamını riske atmaktansa, yüksek faiz oranlarıyla 10 kişiye 1 birim verim, toplamda ortalama 2 birimi riske atarak, o farkı da uyguladığı faiz, odsya masrafı gibi kalemlerden çıkararak durumu sürdürüyordu.

Ne var ki para musluklarının kesilmesiyle ilk sancı başladı. Ödenemeyen miktarların kendisini hissettirmesiyle borcun bir başka borçla ya da kredi ile kapatılması yöntemine hayatımıza geldi. Ardından büyük sarmal başladı.

Bugün geldiğimiz noktada yılların birikmişliğine ilaveten, bireylerin kredi puanlarının sıkıntısı, artan icra dosyaları, en az ödeme ile yürütülen sistem, kamunun nakdi çekme ihtiyacı birleşip, enflasyonda gerçekle açıklanan arasındaki makas da açılarak uçurum noktasına gelince, insanlar artık anayasal haklarına erişmek için giderlerini kredi mekanizmasıyla karışalar hale geldi.

Ekonomik sıkıntılar ağırlaştıkça, çaresizleşen, üstüne pandemi de borç teklif edilen insanların da etkisiyle borç batağına düşenlerin sayısı arttı. Hatta bunların sorunlu alacaklara atılmaması için Basel kriterlerini de zorlayarak düzenlemeler yapıldı.

Şimdi durum ne? Toplam borç, konut, araç ve sorunlu alacaklar dahi, sadece tüketici nezdinde 2002’deki 6.4 milyar TL seviyesinden 1,1 trilyon TL seviyesine ulaştı. Peki son verilere göre frene bastık mı?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Visa’nın üçüncüsünü gerçekleştirdiği Kartlı Harcamalar Analizine göre, 2022 yılının ilk çeyreğinde aylık kartlı harcamalar ortalaması geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85 arttı.”

Bir de Haziran 2022 tarihli bir detay paylaşalım: “Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamaya göre, Aralık 2021 itibariyle kredi kartı müşterisi sayısı 29 milyon 978 bin 121 ancak kullanılan kredi kartı sayısı 88 milyonun üzerinde. 2022’nin ilk üç ayında kredi kartıyla 564,7 milyar TL’lik harcama yapılırken, kart borcunu ödeyemediği için 273 bin kişi yasal takibe alındı.”

Yetmedi mi? Haziran 2022’den bir haber daha: “Adalet Bakanlığı Adli İstatistikleri, derin ekonomik krize ayna tuttu. Verilere göre icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısında patlama yaşandı. Dosya sayısının 2021 yılı itibarıyla 32 milyona çıktığı ortaya çıktı. 2021 yılında açılan icra ve iflas dosya sayısı ise 8,3 milyon. 2020 yılında icra ve iflas dairelerine gelen dosya sayısı 6,7 milyondu. Bu durum 1 yılda icra ve iflas dosya sayısındaki artışın yüzde 24 hızlandığını gösteriyor. 32 milyon dosyadan karar bağlanan sayısı 3,3 milyon. 24 milyon dosya, 2022 ve sonraki yıllarda görüşülmek üzere rafa kaldırıldı.”

Örnekleri çoğaltabilirim. Ama durum çok parlak görünmemekle birlikte, borç da hızla ödenemez hale dönmeye başladı. Çünkü insanlar ya gelirlerini kaybediyorlar ya da satın alma güçleriyle kredi ödeyebilme şansları kalmıyor. Peki çaresiz kalan insan ne yapar? Kasiyere şunu der? Karttan çek. Tercümesi; cepte para yok.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum