Bakan Berat Albayrak, son açıklanan veriler üzerinden ilginç bir pembe tablo ressamlığı yaptı. Dış ticaretten başlayarak nasıl başarılı bir performans sergilendiğini, faizleri nasıl düşürebildiklerini anlattı.
Bakan Albayrak’tan başka buna inanan var mıdır bilmiyorum ama sadece işsizlik üzerinden bile sağlama yapsanız, insanın bu sorunları küçümseyici tavrı anlamakta güçlük çektiğini görürsünüz.
Sahte enflasyon rakamı ile faiz düşüren, ticaret yapamadığı için dış ticareti daralan, borçlanma genel müdürlüğü kurup zenginleşmeden bahseden, varlık barışı kurup sağlıklı ekonomiyi anlatan, varlık fonu kurup içine ne var ne yok atıp, buna rağmen para çekemeyen bir ekonomiden bahsediyoruz.
Gece yarısı kağıt üzeri işlemlerle elde olmayan kaynağıyla dolar dizginlemeye çalışan ama doların sahibi olan ülkenin yöneticisinin iki dudağının arasından çıkan sözle krize giren bir ülkenin yöneticisi durup biraz düşünmez mi?
Ülkeye milyonlarca mülteci alıp, sonra kendi halkı yoksulluktan ve borçtan kıvranırken, onlara adam başı açıktan para veren, verdikleri aile başına rakam, Türkiye’nin gelir ortalamasının bile çok üzerinde noktalara ulaşan bir çelişkiyi nasıl görmezlikten gelir?
Sanayicinin gözünün içine baka baka ne kadar iyi olduğunu söyleyen, ama doğalgazdan girdi maliyetlerinin her başlığına kadar, maliyetlerini karşılanamaz noktaya ulaştıran, sonra da borç/ alacak zinciri kırılmışken e-haciz üzerinden alacağının peşine düşen bir yaklaşım doğru kabul edilebilir mi?
Konkordatoları yok sayan, işsizliği kabullenmeyen, enflasyonu çıkar gruplarına bağlayan, doları dış güçlere dayandıran, ilk yarıda ulaşılmış eksi 4,1’lik daralmayı başarı diye satan, iğneden ipliğe her şeye zam yapıp, sonra da insanlara refah seviyesi anlatan bir tutum normal olabilir mi?
Kendi vatandaşlık değerini konut karşılığı 250 bin dolara düşüren, ama buna karşılık her yıl 250 bin nitelikli beynini yurtdışına kaçıran bir ülkenin ekonomisinin sağlıklı olduğunu söylemek mümkün mü?
Bugün Türkiye’de her dört gençten biri resmi rakamlara göre bile işsiz. Yüzde 26’lık dilimi ne işte ne eğitimde bulunmuyor. Üniversite mezunları işsiz dolaşırken, ara personel açığı ihtiyacı olan mesleki eğitimi yanlış anlayıp, tek bir meslek üzerinden yetiştirdiklerini de işleriyle ilgili olmayan her yere kadro vererek atayan bir ekonomi yönetimi halen nasıl konuşabiliyor?
Sözün özü şu ki; işler iyi gitmiyor. Daha kötüsü ise sahte rakamlarla vatandaşın gerçeği arasındaki makas her geçen gün daha da açılıyor. Bu fotoğrafı başarı diye satmak ise anlaşılamıyor. Bu iş nereye gider bilemiyorum. Ama iktisat tarihine ‘sakın böyle yapmayın’ diye geçeceğinden eminim.
FACEBOOK YORUMLAR