Haftasonunda Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri olarak 10. Ekonomi Zirvesi’nde TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile buluştuk.
TOBB Başkanı dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik iki başlıkta tespitlerini ve beklentilerini aktardı.
Birinci bölümde dünya ekonomisine yönelik kritik bilgiler vardı. İşte biz türbanı, Cumhurbaşkanı’nın kim olacağını konuşurken dünyanın tartıştığı yedi başlık:
Finans haritası değişiyor. Ticaretin kuralları değişiyor. Enerji haritası değişiyor. Orta sınıfın büyümesi dikkat çekiyor. Ekonomide şehirler öne çıkıyor. Ülkeler arası rekabette girişimcilik ana unsur oluyor. İnternet, ekonominin belkimiği haline geliyor.
Şimdi gelelim açılımına…22 Mayıs 2013 tarihinde FED’in yeni para politikasıyla birlikte sıcak para devri bitti. Yani bundan sonra eski alışkanlıklardan vazgeçmek şart. Bulunabilirse paranın çok maliyetli olduğu bir döneme giriyoruz. Nitekim 2014 yılının 3 ayında verilen 16 milyar dolar açık karşısında sadece 8 milyar dolar giriş yapılması bunun kanıtı.
Yine özellikle üzerinde durmak istediğim başlık enerji haritası… Bu konuda yaklaşık 2 sene önce yazdığım kayagazı unsurunun öne çıktığı görülüyor. Ne yazık ki Türkiye meseleyi daha yeni tartışıyor; potansiyeline rağmen. Ama dengelerin buradan etkilenme ihtimali gündemi meşgul ediyor.
Bizde yerle yeksan olan orta sınıfın dünya ekonomisinin ana başlıklarından biri olduğu görülüyor. 2030 yılında 5 milyara ulaşması beklenen nüfusun ekonomiden aldığı pay bugünden üç yılın sonunda tam 3 katı artıyor. Orta sınıftaki bu güçlenme şehir ekonomilerine de dikkat çekiyor.
Hisarcıklıoğlu’nun verdiği bilgiye göre dünyada 600 şehirde 1,5 milyar insan yaşıyor. Önümüzdeki yıllarda ekonominin içinde 600 şehrin aldığı pay yüzde 60’a ulaşacak. Kritik bir konu…
Yine önemli başlıklardan biri de internetin ticarette öne çıkması. Türkiye’de elektronik ticaretin aldığı pay sadece yüzde 1. İngiltere’de oran yüzde 14. TOBB Başkanı ‘Türkiye’nin bu oranı geçmesi lazım ki, etkinlik oluşabilsin’ diyor.
Yalnız sıkıntı şu: Dünyanın 20 yıl içinde konu ile ilgili yapması gereken altyapı maliyeti 57 trilyon dolara ulaşıyor ve 30 trilyon dolar kaynak ihtiyacı ortada duruyor. Yani karşılığı yok. Peki dünya bunları konuşurken, biz neyi tartışıyoruz? Cumhurbaşkanı kim olacak? İşte TOBB Başkanı da buna isyan ediyor.
Gelelim Hisarcıklıoğlu’nun anlattıklarının ikinci bölümüne… Orada Türkiye ekonomisi vardı. İşte size bazı başlıklar: Büyümenin kalitesinde bozulma var. 2013 yılında özel yatırımların büyümeye katkısı yüzde 0,1, ihracatın katkısı ise sıfır. Protestolu senet ve karşılıksız çeklerde azalma gözüküyor ki, piyasanın gerçekleriyle örtüşmediği açık.
Bunu TOBB Başkanı’na sorduğumda aslında bir başka tehlikeyi de yanıtının içinde farkında olmadan işaret etti. Bu enstrümanların yerini kredi kartı aldı. Doldurun altını doldurabildiğiniz kadar…
Bankalara isyan elbette ortada, yapısal sorunlar da varlığını koruyor. Ama cari açıktan çok bunun finansmanı daha büyük bir problem olarak karşımızda duruyor. Büyüme modelinde hizmetler sektörünün payı yüzde 67’e ulaşmış durumda ve bu durum da TOBB Başkanı’nın ifadesiyle ithalatı cazip kılıyor.
Bir de katma değer meselesi var elbette. Türkiye’nin ihracatta kilogram başına kazandığı para 1,6 dolar… Almanya’nın 4,1 dolar, Güney Kore’nin 2,7 dolar, İtalya’nın 3 dolar ve Japonya’nın da 3,8 dolar. Gelin çıkın işin içinden…
Hadi bir çıkmaz sokak daha vereyim. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki payı yüzdesel ifadelerle, Güney Kore’de 28, Malezya’da 44, Çin’de 27, Rusya’da 7, Hindistan’da 8, Brezilya’da 11. Peki bizde ne? Sadece yüzde 3.
Ticaret alanımız da tehlikeyi işaret ediyor. Brezilya 10 bin 254 kilometrelik alanda ticaret yapıyor. Meksika 4 bin 574 kilometre. Peki biz? 2 bin 846 kilometre… Eğitime bakalım. 162 OECD ülkesi içinde, 80’lerde beraber yola çıktığımız Güney Kore matematikte beşinci, biz 44’üncü; fende Kore yedinci, biz 43’üncü. okumada Güney Kore altıncı, biz 41’inci ve İngilizce kullanımında Kore dokuzuncu, biz 116’ıncıyız.
TOBB Başkanı eğitim sisteminin Türkiye’yi ileri taşıyamadığının üzerinde duruyor. Kamu ihalelerinin yüzde 93’ünde yerli üretim tercih edilmiyor. İşçilik maliyetlerinde 100 TL birim fiyatla çalışan kişinin üreticiye maliyeti eklenmiş rakamı ne?
ABD’de 117 TL, Almanya 160 TL, İngiltere 149 TL ve Türkiye 172 TL. Yani ne işveren memnun, ne de çalışan… Şimdi hepsini alt alta koyduğumuzda ortadaki sorun gün gibi kendisini gösteriyor.
Ama büyümeden işsizliğe, enflasyondan karşılıksız çeklere resmi rakamları kullanarak konuşmak ilkesini benimseyen TOBB Başkanı burada kendi ile çelişkiye düşüyor.
Hal böyle iken Türkiye’de her şey yolunda… Bu ülkenin büyük potansiyeline ben de inanıyorum, ama bu yapıyla onun değerlendirilmesi mümkün değil. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu kendisine iki soru sorsa, belki daha sağlıklı bir analiz yapabilecek.
Dünya ekonomisinde güç dengesi son 50 yıl gibi mi olacak, yoksa el mi değiştirecek? İkincisi TÜİK’in rakamları gerçeği yansıtıyor mu? Bu iki soruya gerçekten yanıt verirse, ortaya çok farklı bir fotoğraf çıkıyor.
Aksi takdirde tüm olumsuzluklara rağmen, sanal rakamlarla, ulaşılamayacak hayaller kurmak söz konusu olur. O zaman da her şeye rağmen ihracat ve üretim yapanların, bugüne kadar olduğu gibi yine kemikleri kırılır. Zira yaklaşan krize, doğru bilgilendirmeyle girmemiş olurlar. Reel sektör umut ederim, inanmak istedikleriyle değil, gerçeklerle yüzleşerek yarını kurgular. Yoksa vay ülkemin haline…
FACEBOOK YORUMLAR