Açıklanan ihracat rakamları Türkiye’ye büyük bir uyarı veriyor; ama biz yine gönlümüzü avutmanın peşindeyiz.
2023’te 500 milyar dolar hedefiyle yola çıktık. Doğru hesaplama yöntemleriyle birlikte dahi, 2023’te 400 miyar doları dahi yakalayamayacağımız ortadaydı.
Çünkü bu kadar büyük sıçramalar ancak gerçekten yeni bir ürünü dünya pazarına sunmakla mümkün. Yıllarca üretim kabiliyeti katledilen reel sektörün ar-ge yatırımı yapamadığını biliyoruz. Öte yandan ithalata teslim edilen bir iç piyasa, üretimin yapısından doğan sakatlığın giderilmemesi gibi gerçekler önümüzde duruyordu; halen de duruyor.
Ticaret yaptığımız komşularımızla, dış siyasetten kaynaklanan hatalar ve dünya pazarında korumacılığı da yükselten daralma, kutuplar arasındaki kavga olayları daha da içinden çıkılmaz noktaya getirdi.
Şimdi 12 aylık dilimde 143 milyar dolarlık ihracata seviniyoruz. Elbette mutlu olalım; lakin buradan yükselen tehlikeyi de birilerini mutlu etmek adına görmezden gelmeyelim. 13 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bir metin var.
2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı... Bu planın resmi hedeflerine baktığınızda 2015 yılının sonunda 292 milyar dolarlık dış satımı geçmiş olmamız gerekiyordu. 2016 yılının başında hedef 150 milyar dolardı; 2015 şubat ayında da Bakan155,5 milyar dolar açıkladı.
Sadece bu cepheden bile baksanız ilk plandaki sapma yüzde 100. Gelişmeler ışığındaki hedefin de yüzde 8 civarında gerisindeyiz. TİM, 2023’teki 500 milyar dolar hedefini geçtiğimiz günlerde 375 milyar dolar olarak revize etti.
Geriye kaldı 7 sene ve yine yüzde 100’den fazla bir sıçrama yaratıp, bunu yakalayacağımız öngörülüyor. Çok net ki bu da iyimser ve daha sonra muhtemelen revize edilecek bir hedef.
Peki ama bunlar sadece rakam mı? İç piyasası büyük ölçüde kaptıran ve ele geçirse bile, tüketimi finanse edecek kaynağın kalmadığı bir yapı var. Döviz borçlusu reel sektör açısından da baktığınızda, ülkenin dolar ihtiyacına da baktığınızda yurtdışından para gelmesi gerekiyor.
Sıcak paranın gelmeyeceği açık. Kısıtlı oranda gelse de maliyetinin karşılanamaz boyutta yüksek olacağı gözüküyor. Bu da yine ihtiyacı karşılamayacak. Eğer bir an önce komşularımızla arayı düzeltmez, yeniden ticaret yapabilir bir güven ortamını oluşturamazsak işimiz zor.
Ayrıca bunu sağlasak bile hasar büyük. Çünkü tüm dünyada bir iktisadi daralma geliyor. Ama en azından olumsuzluk azalır. Bunu yapamazsak, Türk reel sektörünü döndürebilecek bir iç piyasa ve finansman modeline sahip olmadığımız için gündemimiz işsizlik olacak.
İşte kendimizi ıskalanmış hedefleri ve bunun nedenlerini görmezden gelip, avutacağımıza, bir an önce sorunla yüzleşip, yaklaşan dev işsizlik dalgasını konuşmamız gerekiyor. Aksi takdirde iki şey bol olacak. Kapanan firma ve işsiz sayısı...
FACEBOOK YORUMLAR