Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Hırsıza kızıp evi yakıyorlar

27 Haziran 2022 - 11:52

İhracat gelirlerinin yüzde 25’ini TL olarak Merkez Bankası’na park etmesinin istenmesi ilk adım oldu. Ardından oranı yüzde 40’a çıkardılar. Süreçte geliştirdikleri kur garantili mevduat hesabının da istenen sonucu vermediğini gördüler.

Çünkü ne yapılırsa yapılsın, döviz mevduatlarında gevşeme yaşanmıyordu. Arada geçiş diye yapılan haberlerin büyük ölçüde kamudan olduğunu herkes biliyor. Bu noktada ders almak ve meseleyi yaklaşımda bir sorun olduğunu düşünerek değerlendirmek yerine limitleri arttırdılar.

Bu kez reeskont kredisi kullanmak isteyen ihracatçının yüzde 40 ile birlikte, gelirinden geri kalan yüzde 30’u da bankasına park ederek yüzde 70’ine varan oranda döviz riski alarak TL’de durmasını, hatta bir ay boyunca da döviz almamasını istediler.

Ne çelişkidir ki bir yandan ihracat gelirleriyle övünüp, diğer tarafta ihracat yapanı köşeye sıkıştırmak, hatta döviz ihtiyacı şiddetlendikçe ara malı ve hammadde alamayacak, alırsa da zarar edecek noktaya getirmek gibi bir hamle yapıldı.

İşte ihracatçılar bunu konuşmak üzere Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’ndan randevu talep ettiler. Bu buluşmanın gerçekleştiği ve gönüllerin yine sözle okşanmaya çalışıldığı ama suistimallerden de bahsedildiği gün, bu sefer de BDDK hamlesi geldi.

Döviz varlıkları 15 milyon TL’yi geçen ve geçmeyen şirketler olarak ikiye ayrılan bir tablo çıktı önümüze. 15 milyon TL deyince büyük geliyor. 885 bin dolar civarında bir dolar hesabından bahsediyoruz. Yani ihracatçı bir şirket için çok rahatlıkla sınırı aşılabilecek bir rakam. Meseleyi dolar üzerinden okuduğunuzda neredeyse karar, ihracat yapan herkes anlamına geliyor.

Ticari kredi kullanmak istiyorsanız, 15 milyon TL’lik değerin üzerinde dövizinizin olmaması gerekiyor. Bu akıl tutulması karşısında, insan ister istemez ‘neden’ diye soruyor. Şayet kambiyo rejimini değiştirip, ülkeyi de kapalı ekonomi modeline getirmediyseniz, hükümetin serbest piyasa kurallarına bağlılık sözleriyle pek uyuşmayan bir tavır.

Dolardaki gevşeme ise inandırıcı değil, Onun yapay bir şekilde, ekonomiyi algı yönetmek zanneden bir zihniyetin herkes tarafından bilinen anlamsız bir hamlesi olduğunu söyleyerek geçiştirelim.

Sonra kulislere yansıyan gerekçeleri okuyorsunuz. Üç temel gerekçe var. Birincisi içeriden düşük faizle kredi kullanıp, Londra swap piyasasında yüksek kazanç elde edenlerin engellenmesi.

Swap paralarını ekside olan rezervi artıda göstermek için kullanan bir yaklaşımın bundan şikayet etmesi ne kadar sağlıklı ayrı bir konu ama, sadece bu bile ekonomide akıl dışı bir faiz oranına sahip olunduğunu göstermiyor mu?

İkincisi şirket sahipleri ticari kredi alıp, otomobil, ev gibi mülkler edinip piyasaların şişmesine neden oluyormuş. Hangi şirket sahipleri bunlar? Birincisi fiyatlar tek başına buradan şişmez de, o zaman adama sorarlar, kamu bankaları reel sektör kredi beklerken, konutu reel sektör zannedip neden zararına sadece konut kredisi dağıtıyor?

Üçüncü gerekçe de bu yolla elinde döviz bulunduran şirketlerin bozdurmasını ve kurun gevşemesinin temin edilmesini amaçlıyor. İyi de bunlar rantiye değil ki… Ellerindeki dövizi iş yapmak için önlem olarak tutuyorlar. Tekrar döviz talep ettiklerinde, kenarda paraları da yoksa çok daha pahalı alacakları ihtimali göremiyor musunuz?

Bütün bu sistem içerisinde kötü niyetli kişiler olabilir mi? Olabilir… Devletin görevi zaten bunun engellenmesi. Yani ülkede hırsızlık da yasak. Yapan var mı? Var. Ne yapalım şimdi; hırsızları engellemek için, onlara kızarak evleri mi yakalım? Çünkü ekonomi yönetiminin son aldığı kararlarla yaptığı tam da bu.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum