Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ülkenin yüzde 52,4’ü mutlu... Orta halli mutluluk beyan edenlerin oranı ise yüzde 34,6... Yani kaba bir hesapla baktığınızda ülkemizde yaşayan vatandaşların yüzde 87’si halinden memnun.
Her ne kadar 2016 yılına göre mukayese ettiğinizde sistematik bir düşüş olsa da, son derece iyi bir oran. Yani bir ülkede yaşayanların yüzde 87’sinin mutluluk beyan etmesi, o ülkede her şeyin yolunda olduğunu gösterir.
İstatistik güzel de, insanın aklına ister istemez bir soru geliyor: Madem ülkede yaşayanların büyük bir kısmı mutluluk içinde de, sokakta gezen, çatık kaşlı, her fırsat birbirini boğazlayan, tahammülsüz insanlar kim?
Yine istatistiklere bakıp, nüfusun mutluluk oranına mercek tutarsak kadınların daha mutlu olduğunu görüyoruz. Demek ki ülkede cinsiyet eşitsizliği, kadın cinayetleri, aile içi şiddet gibi olayların yaşanması gerçeği yansıtmıyor.
Elbette herkes mutlu olsun da, biraz da sosyolojik bir inceleme yapılması gerekmiyor mu? Çünkü bu kadar büyük sorunlar yaşayan, büyük şehirlerden kentlere, köylerden kasabalara kadar herkes geçim zorluğundan patlayan boşanmalara kadar bir fotoğraf veriyorsa, ortaya çıkan mutluluğun iki anlamı olabilir.
Ya TÜİK bu denekleri kendi mahallesinden seçiyor ve aksi cevap vermek yasak ya da herkes sosyal medya tadında bir mutluluk tanımı yapmış. Yani gerçekle ilgisi olmayan, hayal dünyasında yaşayıp, orada bulunduğu pozisyonuyla sahte bir mutluluk fotoğrafı veriyor.
Her iki açıdan da sıkıntılı bir durum. Ülkede alım gücü yerlerde sürünüyor. İşsizlik patlamış. Aile içi şiddet tavan yapmış. Trafikte ya da toplu ulaşım araçlarında gözünün üstünde kaşın var diyerek herkes birbirinin gırtlağına sarılıyor ama mutlu.
Elbette herkes mutlu olsun da, bu araştırmayı yapanlar, sonuçlar önlerine geldiğinde bir durup düşünme ihtiyacı duymadı mı? Nerede yaşıyor olabilirler ki; İsviçre tadında bir mutluluk endeksi açıklarken, çelişkiye düşmemişler.
Mesela evliler evli olmayanlardan daha mutlu gözüküyor, ama ülkede insanlar evlenmediği için Cumhurbaşkanı düzeyinde eleştiriye neden olup, bekarlara vergi getirecek, akıl tutulması yaratacak bir vergi bile konuşulabiliyor.
Belki de biz yanlış anladık. İnsanların geçinememesi, en az 100 bin TL’yi cebine koyup evlenememesi sorun değil. Mutluluğun sırrını evlenerek bulup, gerisini de boş vereceklerdir. Böylece problem de hallolmuş demektir.
Yine en mutlular 65 yaş ve üzeri gruptakiler. Aslında bu mantıklı. Emekli maaşları var, ulaşımı bedava kullanıyorlar ve çocuklarını da evlendirdilerse, büyük ölçüde problemi aşmışlar. Peki geçinemiyor oldukları gerçeğini ne yapacağız? O önemli değil. Sağlığımız yerinde olsun yeter. Şaka değil, en çok sağlığımızdan mutluyuz.
Esasen her şeyin yanıtı araştırmanın son bölümünde gizli. Yüzde 55,4 ile en mutlu kesim kim dersiniz? Bir okul bitirmeyenler. Bunlar konuyu bilmedikleri için, son derece mutlu bir yaşam sürmenin de tadını çıkarıyorlar.
Ve TÜİK en büyük bombayı sonunda patlatıyor. Her 10 kişiden 7’si geleceğinden umutlu. Peki bu yurtdışına gitmek isteyenler kim? Gelecek kaygısıyla eline geçen üç kuruşla dolar, altın alanlar hangi ülkenin vatandaşı?
Velhasıl kelam ortada çok garip bir fotoğraf var. Ya TÜİK çok büyük bir palavra atıp, kendisi inanmasa da, Ankara’ya ‘görevimi yaptım’ mesajı vermiş ya da vatandaşın durumu fıkradaki gibi:
Sadist ile mazoist bir gün yolda karşılaşmışlar. Mazoist demiş ki ‘Döv beni!” Sadistin yanıtı gecikmemiş: Yapmayacağım...
FACEBOOK YORUMLAR