Reel piyasaların içinde AVM konumlanmasını ayrıca tartışmak mümkün. Ama bugün gelinen noktada yürüyen tartışmaları doğru yorumlamak lazım. Önce ortak alan giderleri, ardından kira ile başlayan tartışmada, konu ile ilgili kusuru olmayan iki taraf karşı karşıya geldi.
Öncelikle dükkân kiralayan sektör mensupları penceresinden bakarsanız son derece haklılar. Yükselen kiralar, oluşan iş hacmi içerisinde karşılanabilir olmaktan çıktı. Çünkü eş zamanlı olarak bunları fiyatlarına yansıtamayan, yansıtsa da, satın alma gücünü tamamen kaybetmiş, olanların da kredi kartına yüklendiği bir sistemde karşılığını alamadıkları bir gerçek.
Öte taraftan madalyonun diğer yarısında dövizle borçlanarak bu işletmeleri oluşturmuş AVM’ler var. Şayet siz bu insanlara yabancı sermaye getirin söylemiyle, yurtdışında para getirme mekanizması olarak bakar, para geldikçe de nüfus / AVM kriteri göz ardı ederek yan yana bile birbirinin aynı merkezlerin kurulmasına göz yumarsanız, zaten işin tıkanmasına ortam hazırlarsınız.
Bu ortam içerisinde kiralar ve maliyetler yükselip, kur yetersiz seviyesine rağmen, hesaplananın çok üzerinde seyredince ve karşılığında da TL ile gelir kurgusu yaratılınca, AVM’ler de işin içinden çıkamadılar.
Şimdi bu bir örnek… Esasında ekonominin her alanı için benzerlerini bulabiliriz. Temelde sizin derdiniz rakamlar ise, rakamlara insanları, şirketleri, sektörleri kurban ediyorsanız, bu alanda da onları dinlemiyorsanız, günün sonunda işleri içinden çıkılmaz noktaya getirirsiniz.
Tamamen tıkanmış bir iç piyasada, ihracatta da rekabetçi olamayan işletmeler ile, döviz bazında borçlanarak TL gelirde satın alma gücünü her geçen gün yitiren gelirlere mahkûm ettiklerinizi karşı karşıya bırakıp, ortadan çekilemezsiniz.
Günün sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, tartışmanın tüm tarafları haklı. Bunu Nasreddin Hoca fıkrası gibi ‘sen de haklısın’ penceresinden okumak hata olur. Çünkü burada taraflar gerçekten haklı.
Zira bu ortamın yaratılmasında, sorunlar küçükken görmezden gelme kusurunu bir kenara bırakırsak, temelde hataları yok. Yanlış bir ekonomi yönetiminin, günü birlik kararlarının çıktısı olarak hayatımızda yer alıyor.
Bu çerçevede meseleye yaklaştığınızda Türk ekonomisinin önündeki en büyük problemlerden birinin ayak izlerini görüyorsunuz. Benzer durumların B2B alanda, yani firmaların arasındaki alacak verecek konusunda da, insanların geçinemediği için esnaf ile karşı karşıya kalması durumunda da yaşandığını biliyoruz.
Şayet salt rakam tutturma hevesiyle, günlük ve kimsenin söylemini dikkate almadan ekonomi yönetirseniz ya ad yönettiğinizi düşünürseniz, yarattığınız rakamların arasında boğulur ve koca bir ülkeyi içinden çıkılmaz maceralara sürüklersiniz.
Ardından da bunları finanse edecek döviz arayışına düşer, nitelikli doğrudan yatırım bulamadığınız alanlarda da serseri paralara taviz verecek ve büyük faturaları Millet’in yarınına bırakır bir fotoğraf yaratırsınız.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR