Almanya, ikinci nüfus hamlesini yapıyor. Hızla yaşlanan, ama nüfusu istediği gibi artmayan dev ekonomi, başta Türk çalışanlar olmak üzere kapısını nitelikli göçle açmayı sürdürüyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası yaptığı hamle ile, üretim ekonomisinin önemli merkezlerinden biri olan ülke, şimdi de yaşlanan nüfusunun ekonomisi üzerindeki etkisini gidermeyi hedefliyor.
Medyaya yansıyan haberlere göre Şubat ayı itibariyle işçi açığı 800 bine yakın. 2030’a kadar 7 milyonu bulacak. Bunun içinde kaynakçı da var mühendis de, doktor da var garson da… Aklınıza gelebilecek her türlü meslekten işin türüne göre değişmekle birlikte ortalama 50 bin avroya yakın brut ücretle kapılarını açmış durumda.
Hamleyi 2021 yılında göçmen kanununda değişikle başlattı ve arkası kesilmiyor. Garsonun dahi 30 bin avroya işe sahip olabileceği bir ortam yaratıyor. Üstelik sosyal devlet ilkelerini de gelenin cebine koyarak.
İşin buraya kadar olanı Almanya’nın meselesi… Ama davet ettikleri insanlar içinde gözünü Türkiye’ye çevirmiş olması, ülkemizde huzursuzluğun ve sefalet ücretlerinin kol gezdiği, buna karşılık satın alma gücünün her geçen gün düştüğü bir ortamda Türk ekonomisi için risk teşkil ediyor.
Şayet yetenek havuzuna halen sıradan çalışan olarak bakmaya devam edilirse, bu şartlar altında bir çok nitelikli insanın Almanya’ya göçmesi muhtemel. Fakat nedense bu konuda en ufak bir adım atılmadığı gibi, aksine insanların gitmesi için de her türlü şart hazırlanıyor.
Şayet korkulan olursa, yakında enflasyonun ve hizmet alımının önündeki en büyük problemlerden biri olacağına şüpheniz olmasın. Çünkü nitelik personel sayısı az ise, orada birim hizmet ücreti yükselir.
Bunu verebilen firmaların rekabet edebilme şansları zora girer, veremeyenler de hızla pazarlarını kaybederler. Türkiye’nin mutlaka aklını başına alıp insan kaynağını doğru değerlendirecek bir metot üzerinde çalışması gerekiyor.
Hepsi bir yana işe insan kaynağı envanteri yaparak başlamamız gerekiyor. Hangi meslek dalında olursa olsun, nitelik meselesini bir kenara koyduğumuzda, hangi işe kaç kişi ihtiyacımız var bilmiyoruz.
Bu hem büyük bir dağınıklığını ve kaynak israfını beraberinde getiriyor; hem de nitelikli personelin mutsuz olmasına, en iyi ihtimalle sessiz istifaya geçmesine neden oluyor. İşletme sahiplerinin çalışanlarının niteliğini tartışırken, artık değişmesinin de zamanı geldi.
Dünyanın en yetenekli ve mahir insanlarını da getirseniz, ne yapacağını bilmeyen, eski ekonominin gerçekleriyle hareket eden, modası geçmiş bir işveren yapısı ile sonuç alınması olanaksız.
Bir tarafta nitelikli işverenlerin olduğu yazılımda maddi gerekçelerle personelini tutamayanlar, diğer tarafta asgari ücrete mühendis çalıştırmaya kalkıp, utancını ‘ama bilmiyor’ bahanesinin üzerine kuranlarla bu iş yürümez. Sorun çok büyük…
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR