Ekonomi üzerinden yapılan tartışmalara bir yenisi eklendi. Çok garipsemez olduk ama işin nasıl kontrolden çıktığını görmek bakımından önemliydi. Cumhurbaşkanı ile TÜSİAD arasındaki tartışmaya baktığınızda bir kaç tespiti ortaya koymak gerekiyor.
Öncelikle gerçeklere asla tahammül kalmadığını görüyoruz. TÜSİAD Başkanı ne diyor? Fakirleşerek büyüdüğümüzden söz ediyor. Bunun tersini iddia etmek, ancak danışmanların işi olabilir.
Çünkü ister ekonomik gerçekleşmelere bakın; isterseniz de sokağa çıkıp halkın perişan halini gözleyin, büyüme modelinin tüketim ve borçlanma üzerine kurgulandığını alenen görürsünüz. Peki böyle bir tespit ortaya konulduğunda ne yapılır?
Doğal olarak gerekçelerine göz atılır. Bununla ilgili gerçekleşmeler ışığında, sorunun nasıl terse çevrileceğine dair bir yol haritası belirlenir. Hatta bir adım öteye gidelim. Bu eleştiriyi sadece bir kişi değil, herkes ortaya koyuyorsa, hemen Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanır; bir yol haritası için çalışma gerçekleştirilir.
Bizde ise tam bir inkar, daha da kötüsü hemen suçlama hamlesi geliyor. Bu hamleden anlıyoruz ki, sorunun farkındalar. Yani sesi bastırmak için daha çok bağırdığınızda haklı olunamayacağını anlamadılar.
Bunu tartışma programlarında da görüyorsunuz, sıkıntısını biri dile getirdiğinde de… Hemen bir savunma mekanizması oluşturulup, üste çıkacak şekilde bağırıp çağırmak, hatta mesnetsiz suçlamalarda bulunmak iktidarın alışkanlığı haline geldi.
Esasen bu nedir biliyor musunuz? Suçluluk psikolojisi… Demek ki durumun gerçekten çok kötü olduğunun farkındalar, ama sorundan değil, bunun dile getirilmesinden rahatsız oldukları için seslerini yükseltiyorlar.
Diyor ki TÜSİAD Başkanı “Yatırımlar sadece düşük faizle sağlanamaz.” Yüzde 100 doğru bu ifadenin nesine itiraz ediyorsunuz? Ayrıca politika faizini yüzde 14 olarak açıklamaya karşılık, piyasadaki faizlerin bunun yanından geçmediği de herkes biliyor.
Velev ki geçse ve bu maliyetle finansman sağlansa, bu yatırım gelişmesini temin eder mi? Bir yatırımın yapılması para işi değildir. Para ya da finansman en son başlıkta gereken, elbette önemli ama tek başına yetersiz bir argümandır.
Bir yatırımın gerçekleşmesi hukuki ortamın güvenliğinden öngörülebilir ekonomik ortama, pazar yapısının hacminden fizibilitede gerekli argümanların karşılanmasına kadar bir ekosistem ürünü olarak ortaya çıkar.
Yoksa ‘yanınıza bir kişi alın işsizlik bitsin’ dendiğinde ne kadar gerçekçi olmayan ve saçma bulunan bir tekliften söz ediyorsak, ‘al sana para yatırım yap’ beklentisi de o kadar saçmadır. Gerekli ekosistem yoksa orada sadece rantiye yatırım yapar ve siz de borçla, tüketimle büyümek zorunda kalırsınız. Bu gerçek gün gibi ortadayken, sorunu söyleyenlere değil, size yalan yanlış bilgi veren, istatistikle oynayan danışmanlarınıza kızın.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR