Eş zamanlı olarak cari açıktan işsizliğe kadar bir dizi veri açıklandı. Bunlar kendi içinde görece fikir vermesi adına önemli olsa da, popüler gündem yorumlarıyla meselenin halen konuşuluyor olması çok acı.
Mesela işsizlikten söz ediliyor. Yüzde 8,5 işsizlik açıklanırken, işsiz kabul edilmeyenlerle birlikte resmi rakamlara göre bile ülkede işsiz oranı yüzde 27’ye fırlıyor, ama tarihi seviyelerin olumlu manada dile getiren bir Bakan var.
Cari açık performansı ortaya çıkıyor; yükseliş devam ediyor, ama hedeflerin yakalanacağından bahseden bir diğer Bakan var. Geçen ay da cari açık rakamında daralma vardı, yeri göğü inlettiler.
Meselenin rakamlarda olmadığını ya bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar. Yani birini işsiz saymadığınızda elde ettiğiniz rakamın hiç bir önemi yok. Bu o kişilerin günün sonunda evine ekmek götüremediği gerçeğini değiştirmiyor.
Hatta işsizlik oranının kaç çıktığının da işsizlik sorunu ile ilgili direkt bir bağlantılı çözümü yok. Önemli olan sizin istihdam yaratılabilecek bir ekosistem adına ne yapıp, ne yapmadığınızdır. Şayet tartışma konusu bu değilse, ipe un seriyorsunuz demektir.
Nitekim aynı şey cari açık için de geçerli. Bir ay düşmesi, diğer ay çıkması değildir esas olan... Mesele neden cari açık verdiğinizdir. Burada da çok sıkıştığınızda enerji faturasına sığınıp, ama günün sonunda bir yenilenebilir ülke örneği iken, bu alana para yatırmak yerine terk edilmeye hazırlanan fosil yakıtta rezerv arıyorsanız, yalıtımdan tam anlamıyla bahsetmiyorsanız samimi değilsiniz demektir.
Bu ülkenin temel sorunu üretimsizliği ya da üretim yapısıdır. Şayet burada iç tedariki arttıracak, hatta bunu da katma değerli hale getirecek yapılanmaların ortamını yaratmazsanız, sonsuza kadar finansman ihtiyacıyla birlikte cari açık vermeye devam eder, cari açık verdikçe de finansal ihtiyacınızın şiddetini azaltamazsınız.
Türkiye’nin temel sorunu, rakamları düzeltirse, her şeyin normale gireceğine inanmak... Oysa bu çok büyük bir yanılgı. Rakamlar düzeldiğini için ekonomi rayına girmez. Onlar sadece sonuçlardır.
Siz bir şeyi düzelttiğiniz ve planlı bir ekonominin sonuçlarını aldığınız için rakamlarınızda, verilerinizde düzelme olur. Ekonomi yönetimi, bilgisayardakileri değiştirmeden, yazıcıdan çıkanı değiştirmeye uğraşıyor.
Bu da hayatın gerçekleriyle örtüşmediği için hem inandırıcı bulunmuyor; hem de sorunları gizlediği için ağırlaşan faturaların önümüze çıkmasına neden oluyor. Bunun adı ekonomiyi yönetmek değil.
Karnedeki zayıf notları mürekkebini silip, yenileriyle değiştirmek. Ama unutmayın o okula tekrar gideceksiniz ve notunuz neyse çalışmaya da oradan başlayacaksınız. Kendini kandırarak, başarıya ulaşacağını düşünmek büyük bir yanılgıdır.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR