Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Güvensizlik

08 Ağustos 2022 - 00:46

Türkiye’de ekonominin en büyük sorununun güven olduğu ifade ediliyor. Önemli bir etken ve tek başına her şeyi halletmesi mümkün olmasa da üzernde durulması gereken bir konu. Çünkü güven öyle bir başlık ki, varlığı çok şeyi değiştirmiyor ama yokluğu zincirleme problemleri beraberinde getiriyor.

Peki sorun sadece ekonomi yönetimi ile sınırlı tutulabilir mi? Ağırlığı kritik bir faktör ama bundan daha büyük sorunlarımız olduğu gözleniyor. Ipsos’un 28 ülkeyi kapsayan araştırmasının, Türkiye ile ilgili bölümü önemli uyarıları da beraberinde getiriyor.

Araştırmanın sonuçlarına göre ülkede politikacılara güven sadece yüzde 14. Daha garip olanı ise, ülke insanının bakanlara güveni, borçlu olduğu bankacılara güveninin yüzde 4 altında. Bankacılara güvenin yüksek olduğu anlamı çıkmasın. Orada da sadece yüzde 22’lik bir güven eğilimi var ama çözüm umulan bakanların durumu bundan da kötü.

Elbette araştırmada umut veren yanlar da var. Mesela en çok güven duyulanlara baktığınızda ilk sırayı yüzde 63 ile bilim insanları oluşturuyor. Bence son dönemde Türkiye adına en umut verici sonuç bu.

Daha ilginç olan ise ikinci sırada yüzde 58 ile ‘gidersen git’ denilen doktorlar var. Üçüncü sırada ise bütün eğitim problemlerine karşılık öğretmenler yer alıyor. Bence global bir araştırmanın Türkiye bölümü açısından en umut vaat eden sonucu bu üçleme…

Yani bilimsel iklim, sağlık ve eğitim alanında yaşanan tüm problemlere rağmen, vatandaşın bu alanda çalışanları sistemle birlikte değerlendirmekten vazgeçmiş olması, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir başlık.

Peki tüm bunları bir kenara koyarsak, araştırmanın en çarpıcı sonucu ne diye bakarsak, oradaki durum sıkıntılı. Sıradan insane güven sorusuyla ilgili yanıtlar, bir kişinin kadın ya da erkek, bir başka kişiye ne derece güvendiği sorusuna verilen cevaplarda, güven duyduğunu belirtenlerin oranı sadece yüzde 27.

Yani bu toplumda yüzde 73’lük bir dilimin birbirine güvenmediği anlamına gelir. İşin toplumsal ve sosyolojik sıkıntısı büyük. Ama ekonomik olarak bu sonucu yorumlarsak, böyle bir ortamda işlerin yürümesinin mucize olduğunu söyleyebiliriz.

Şayet bir toplumda insanlar birbirine güvenmiyorsa, orada esnaflık ölmüş demektir. Yüzde 27’nin dışındaki kişiler birbirine şüpheyle yaklaşıyorsa, o ülkede davalaşmalar halinde sonuç alınmasından umut kesilmiş demektir.

Yüzde 73 birbirine şüpheyle yaklaşıyorsa, çekindek ve çay ile mutlu olabilen bir ülkenin insanlarını, mutsuz etmeyi başarmışsınız anlamına gelir. Böyle bir ortamda da stokçuluk da olur; verilen sözlerin tutulmamasına da şahitlik edersiniz; trafikten ticarete her alanda da sorunların önüne geçemezsiniz.

Türk siyaseti bu sonucu iyi okumalı ve ötekileştirme yaklaşımıyla bir ülkeyi getirdikleri nokta adına uzun uzun düşünmelidir. Sadece yüzde 27’nin birbirine güveneceğini söylediği bir zeminde ‘gözlerime bakın ve bana güvenin demek’ ise sadece bir mizah konusu olabilir.
[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum