Televizyonları, internette haber sitelerini ya da gazeteleri açıp şöyle bir göz gezdirin. Kanal İstanbul’dan Libya’ya, Trump’un açıklamalarından iktidar yetkililerinin her söylediğini son dakika diye veren anlayışa kadar büyük bir kakofoni göreceksiniz.
Dizilerde insanlar birbirini öldürürken, siyasette monolog tadında tek kutuplu anlatımlar, yarışmalarda birbirini aşağılayan insanlar varken, her konuda fikri olan uzman (!) tipli konuşmacılar bildiğiniz gürültü kirliliği yaratıyorlar.
Fakat değişmeyen tek bir kural var. Ne zaman halkın ekonomik sıkıntıları gündeme gelirse, tarımdan sanayiye reel sektörün zorlukları ortaya çıkarsa, olur da biri canının yandığını anlatırsa, bu kakofoni mimarları, ağız birliği yapmışçasına konuyu başka yöne çekiyorlar.
Oysa halkın gündemi çok belli ve artık ne yapılırsa yapılsın üzeri örtülemiyor. Bakın 2010 yılından beri sürdürülen bir kamuoyu araştırması var. Kadir Has Üniversitesi’nde bir ekibin ‘Türkiye’nin Eğilimleri’ başlığıyla yaptığı bir anket çalışması...
Mesela ilk yıllardan beri değişmeyen bir işsizlik saptaması var. Önemsenmediği için bugüne kadar kronikleşerek geldi. Son araştırmada ise tüm gündem değiştirme çabalarına rağmen ekonominin ilk sırada yer alması yeniden görmezden geliniyor.
Bu anketin sonuçlarına göre sadece yüzde 19,4 oranındaki katılımcı ekonomik durumun kendisini etkilemediğini belirtiyor. Yüzde 46,5 ekonominin kötüye gittiğine dair iradesini ortaya koyarken, aradaki fark da geçim derdine atıfta bulunuyor. Yani özetle vatandaşın yüzde 80,6’sı ekonomide sıkıntı olduğuna vurgu yapıyor.
Kendini 2018’e göre daha kötü durumda hissedenlerin oranı ise yüzde 57,1... Ülkenin yarısı kitap okumuyor; yüzde 73.5’i tiyatroya, yüzde 38’i sinemaya gitmiyor. Yani bir yanda hayat pahalılığında kavrulurken, ekonomik olarak sıkıntı yaşıyor ve kendisini besleyecek aktivitelerden de uzak duruyor.
Velhasıl kelam vatandaşın sorunu ekonomi, işsizlik ve geçim derdi. Dış siyasette manevra yaptılar; olmadı. Proje açıkladılar; vatandaşın gündemi sapmadı. Fizibilite yoksunu çılgınlık açıkladılar; insanlar benimsemedi.
Kimi zaman inanç, kimi zaman siyaset üzerinden tartışma başlatmaya çalıştılar; çare olmadı. İlgili kurumların yönetim kademesinde değişikliğe gidildi. Enflasyon düşürüldü, faiz geri çekildi. Doldur boşalt konut başta olmak üzere haberler yaptırıldı. Hiç biri çare etmedi.
Yani vatandaş kendi gündeminden sapmıyor. İşin ilginç yanı çalışanından işverenine kadar herkes sıkıntı içinde. Peki neden? Çünkü makas çok açıldı. Aslında yıllarca gerçekçi olmayan büyüme, enflasyon, işsizlik rakamlarıyla bu masal anlatıldı.
Fakat o süreçte aradaki fark hem bu kadar açık değildi; hem de sıkışılan noktada kredi kartı, bireysel kredi, tüketici kredisi, ihtiyaç kredisi yöntemiyle, insanları batırmak pahasına göz boyandı. Ama şimdi hem bankalar o kredileri veremiyor; hem de açıklanan verilerle gerçekler arasındaki uçurum büyüdü. İşte o yüzden ne ekonomi dikiş tutuyor; ne de gündem değiştirme çabaları. Çünkü işin özeti şu: Cin, şişeden çıktı... Yüzleşmekten başka çare yok.
FACEBOOK YORUMLAR