Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 – 2023 dönemine ait yeni ekonomik programını açıklayacak. Elbette yapılan açıklama çerçevesinde yeni bir değerlendirme yapacağım. Ama günün ilk saatlerinde ‘büyüme ve istihdam’ odaklı bir programdan bahsediyorsak, büyük sapmaların bekleneceğini şimdiden söyleyebilirim.
Peki bunu niyet okuyarak mı yapıyorum? Hayır... Bugüne kadar Bakan Albayrak’ın açıklamalarından yola çıkarak fikrinin ne olduğunu bilerek ortaya koyuyorum. Eğer büyüme ve istihdamdan bahsediyorsak, öncelikle üreten bir ekonomiden söz etmeliyiz.
Bunun için de kronikleşmiş yapısal sorunlarımızı çözerek işe başlamalıyız. Fakat tahsilat odaklı, sıkıştığında ithalata başvuran, desteklemeyi günübirlik politikalarla uygulayan, destek diye, borcunu çevirmekte zorlanan bir reel sektöre borç vaat eden bir yapının gerçeklere gözünü kapattığı açık. Böylesi bir yaklaşımın da sorunlara nasıl deva olacağını bilmek güç.
Hepsi bir yana yapılan programın, geleneksel hale gelen büyük sapmaları da beraberinde getireceğini bilmek için, müneccim olmaya gerek yok. Bir yol haritasının anahtarı, sorunların kabulü ve bu yönelik politikalar geliştirilmesi ile mümkündür.
Fakat Bakan Albayrak’ın nezdinde ekonominin tanımı ‘her şey yolunda’ ibaresinden öteye gidemiyor. Peki ‘her şey yolundaysa’ ortada yaşanan gelişmeleri nereye koyacağız? Verilerle oynayarak, sonra da istenen gerçekleşmeleri çıkartarak ve bunu bir övünç meselesi yapıp, inandırıcılığı tamamen yitirerek hangi gerçekle yüzleşeceğiz?
Dolar başta olmak üzere dövizin durumu ortada... Buna karşılık finans kesiminin de, üreten kesimin de, kamunun da borç açmazına, finans bulamamak nedeniyle de, düşen gelirler sebebiyle de sadece biz değil, tüm dünya biliyor.
Altın ve dolara olan eğilimin, risk algısı içerisinde güvenli liman uygulaması olduğunu kabul etmeden, bunu salt lobilere, fırsatçılara, dış güçlere bağlamak zaten büyük bir sapmayı da beraberinde getiriyor.
Bunun sonucunda enflasyondan faize, girdi maliyetlerinden ötelenen ödemelere kadar hiçbir başlıkla baş edilemez bir noktada olduğumuzu göremeyecek kadar gerçeğe yabancılaşma içindeyiz.
Tüketimin borca batmış, geçinemeyen vatandaş ve tıkanmış dünya piyasaları içinde neredeyse olanaksız noktaya ulaştığı bir yerde, halen salmalardan ve dolaylı vergilerden umut besleyecek kadar sokakla aradaki bağ kopmuş vaziyette.
Bir tarafta vergi ve primlere, ödenemediği için yapılandırma gündeme gelecek; öte tarafta turizmcisi, esnafı entübe tanımlamasıyla ortaya çıkacak; vatandaş alım gücünü kaybederken geçinemediğini kabul etmek bir yana istatistik oyunuyla tüketici güveninin yükseldiği oyununa kanacak, sonra da ekonomi yöneteceksiniz öyle mi?
Jeopolitik risklerden işsizliğe kadar daha devamında bir dizi sorunu saymadım bile. Çünkü ne başlık atarsak atalım ortak özelliği ekonomi yönetimi nezdinde ‘yok hükmünde’ olmasıdır. Bu fotoğrafa bakınca da tek bir gerçek var: Gerçekten yoksun program çöptür.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR