Ekonomiyi ve gerçekleşmeleri herkes olduğu yerden yorumluyor. Ne yazık ki Türkiye’de gerçekler üzerinden ekonomi okumaya çalışanların sayısı yeterli değil. Kimi zaman statüsü, kimi zaman taraftarlığı objektif olmasını etkiliyor.
Objektif olana da zaten muhalif damgasını yapıştırarak, söylediklerini sümen altı etmeye çalışan bir yapı var. Oysa gerçekler çözümden bir önceki adımdır. Bu gerçekleri gördüğünüz sürece yönetirsiniz.
Diğer yöntemle ancak ya kendinizi kandırır ya da bir bunalım içine girersiniz. Bu ülkenin çok problemi var; ama halledilmeyecek sorunu yok. Yeter ki en büyük açmazı olan gerçekleri göz ardı etme hastalığından kurtulsun. Sorunların kabul ettirilemediği bir zeminde, kimsenin çözüm bulması, bulduğunun da işe yaraması mümkün değil.
Örneğin yeni bir ekonomiden, yeni çağdan, farklı yaklaşımlardan söz ediyoruz. Öte tarafta da nüfusumuzun genç olmasıyla övünüyoruz. Ama kalabalık ile insan kaynağını ayırt eden, insani seviyede yaşama, eşit rekabet koşullarına sahip olma, gelecek umudu, doğru bir eğitim gibi bir çok konuyu bilimsel zemine taşıyarak masaya yatıramıyoruz.
Rekabet eşitliğini yaratamadığınız noktada ise ya insan kaynağı yerine kalabalıklar oluşturursunuz ya da eldeki kıymetli akıl teri yurtdışına kaçmanın ve orada bir gelecek kurmanın yolunu arar.
Şimdi ekonomiyle ilişkin istatistikler üzerinden kendince oyun oynayan ve hayali doğrular yaratan bir iktidar anlayışıyla, çözüm konuşmak yerine eleştiriyi öne alan bir muhalefet yapısının içerisinde sıkışıp kaldık. Hiçbir parti bundan kendini soyutlamasın. Meclis’in içi ve dışı ne yazık ki umut vermiyor. Bunun en güzel kanıtı da, gençliğin geleceğini dışarıda arama hayali. Başarır ya da başaramaz o ayrı bir mesele, bu vakanın varlığı ayrı bir konu.
Gerçeği mi istiyorsunuz? OECD’nin 48 ülkede gerçekleştirdiği çalışmayı yansıtan raporuna göre Türkiye, ne eğitimde ne çalışma hayatında olan gençlerin yüzde 26’lık oranıyla ilk sırada yer alıyor. Bu fotoğraf 15 -24 yaş grubumuza ait. Bitmiyor....
Yine aynı araştırmaya göre 15 – 29 yaş grubunda yer alan ve çalışma hayatının içinde bulunan gençlerimizin yüzde 35’i de düşük maaş ve iş güvencesine sahip olmadan çalışıyor. Yani 31 yaş ortalaması olan ülkemizin genç nüfusunun yüzde 51’i alarm veriyor.
2019 yılı nüfus kayıtlarımıza göre 15 – 29 yaş arası 19 milyon 322 bin 983 kişi ve bunun yarısının alarm vermesinden bahsediyorum. Şayet bu gençlerin durumuna bugünden neşter vurmazsak, sorun devam edeceği için arkadan gelen 0 – 14 yaş grubu ise 19 milyon 212 bin 345 kişi.
Ve daha ilginç olanını söyleyeyim. Yine TÜİK’in bir araştırmasına göre gençlerdeki internet kullanım oranı yüzde 93. Yani dünyadaki bütün gelişmeleri görüyorlar. OECD’nin raporuna göre ise en çok kaygı duydukları konular akıl sağlığı, gelir ve istihdam. Tüm bu fotoğraf içerisinde sizce de hamaseti bırakıp, gerçekten gençlere mercek tutmamız gerekmiyor mu?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR