Türkiye’nin işsizlik sorunu sıkıntılı bir biçimde devam ediyor. Herkesin birbirine suç atarak tartıştığı bu konuda temel problemin insan kaynağı ile, reel sektörün uyumlaştırılamaması, eğitimdeki problemler ve elbette ekonomik daralma, ama bir o kadar da plansızlık olduğunu biliyoruz.
Dijitalleşme çağında 24 bin mühendisi yurtdışına gitmek için başvuran bir ülkenin, bunu birinci gündem maddesi yapmıyor olması, hatta hiç konuşmaması, zaten başlı başına problemin nereden kaynaklandığını gösteriyor.
Yok pahasına çalıştırılmak istenen, eski metot işveren anlayışıyla, tecrübenin de teorik kadar önemli olduğunu anlamayan bir nüfus içerisinde sıkışıp kaldık. Ama bir gerçek var ki, bilhassa Z kuşağı olarak nitelendirilen yaş grubu ülke dışında çalışmak istiyor.
Bunu yüzde kaçı başarır bilinmez. Ama aklı dışarıda kalanın, içeride de verimli olamayacağı bilinen bir gerçek. Son açıklanan işsizlik verisine baktığınızda da sistematik olarak her üç gençten birinin resmi rakamlara göre işsiz olduğu ortaya konulmaya devam ediliyor.
Yıllar önce genç nüfus nedeniyle çocuk sayısı tartışması yaşanırken, anlatmaya çalıştığım tam da buydu. Siz nüfusunuz içinde gençlere yönelik bir ortam hazırlamaz, istihdam ile iş arzını buluşturmazsanız, insan kaynağı değil kalabalık yaratırsınız.
Kalabalık olmayanlar da çareyi yurtdışına kaçmakta bulur. Neresinden bakarsanız bakın, nitelikli insan gücünüzü kaybedeceğiniz anlamına gelir. Bakın Almanya, yani endüstri 4.0’ın mimarı yaşlanan nüfusunu da dikkate alarak nitelikli personel alımı yapacağını açıktan, birinci ağızdan dile getiriyor.
Bu şartlar altında giden her uzman, sizi eksi 2 yazar. Çünkü nitelikli elemanı yurtdışına kaptırırken, ihtiyacınız olanı da açık bırakırsınız. Türkiye gençleri ihraç etmesin. Fakat bu kuru sözlerle, gaz vererek yapılacak bir şey değil.
Onlara burada mesleklerini geliştirebilecekleri huzurlu bir ortam, iş dünyasıyla aynı dili konuşabilecekleri bir platform, çalışan işveren değil, ekip arkadaşı olabilecek bir anlayış sağlamak zorundayız.
Yoksa önümüzdeki süreç bugüne kadar işe eleman arayanların değil, nitelikli insanların iş yeri seçeceği bir ortama doğru koşuyor. Şimdi oturup, şapkayı önümüze koyup tekrar düşünmemiz gerekiyor.
Belki de düşünmeye şuradan başlamalıyız: 31 yaş ortalaması bir nüfusa sahip ülkenin karar vericileri neden 70 yaş ortalamasında? Dün fazla sorun olmayan bu konu, geleceğin ekonomisinde belirleyici bir vizyon ve yaklaşım farkına doğru koşuyor.
Bence iş işten geçmeden, bu işe bir çözüm bulmamız gerekiyor. Yoksa gideni hainlikle suçlayarak, sadece kendi ayıbınızı örter, boş konuşmuş olursunuz.
FACEBOOK YORUMLAR