Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Finansçı kafasıyla cari açık yorumu

14 Ocak 2020 - 01:01

2 binli yıllardaki yaklaşım zehirlenmesinin etkisini halen atlatamayan finans kesimi, halen ekonomiyi rakamlardan ibaret zannederek, olayın merkezinde kendileri varmış gibi gelişmeleri yorumlamaya devam ediyorlar.

 

Son olarak cari açık ile ilgili çıkan rakamlardaki yaklaşıma bakıyorum da, bundan bile beklenti yönetecek bir başlık çıkarmanın derdindeler. Cari açıkla ilgili artışa geçen trendi, ekonomideki toparlanmanın bir nişanesi olarak değerlendiriyorlar.

 

Şimdi doğru mu doğru... Bu bir hareket göstergesi... Lakin bundan ekonomik beklenti yaratıp, oradan risk alıp satacak, işi tekrar kumarhaneye çevirecek yaklaşımlardan kurtulmak gerekiyor.

 

Çünkü öyle bir yaklaşım var ki, dünya da reel sektör de onlar için dönüyor zannediyorlar. Tekrar ve kalın harflerle altını çiziyorum ki, reel ekonomi olmaksızın, finans dünyası koskoca bir sıfır ve istatistiklerden ibaret kumarhanedir.

 

Bununla birlikte reel sektör odaklı bir ekonomide de, finansman yönetimi olmazsa olmaz derece önemlidir. Yani meselenin neresinde durduğunuz, sonuçları yorumlamanızdan, asıl hedefinize kadar her şeyi belirler.

 

Biz de halen ekonomi finanstan ibaret de, diğerleri de ona katkı sağlayan bir faktörmüş gibi davranış modeli sürüyor. Şu bir gerçek ki, finans ve finansman, üreten, katma değer sağlayan bir ekonominin sadece kritik bir enstrümanıdır. Yani ekonominin kendisi değildir. Bu kumarhane mantığını terk etmek gerekiyor.

 

Cari açıkta ülkenin tekrar açık vermesini, bir beklenti yaratmak üzere tartışmak yerine, bunun dış ticaret açığından kaynaklandığını, üretimdeki ithalat payına ilişkin yeterli yolun alınmadığını belirterek konuşmak gerekir.

 

Aksi takdirde ‘her şartta kazanmaya alışmış’ bir zihniyetin oyuncağı haline gelen ekonomiler, günün sonunda kazancını realize eden aktörlerin oyuncağı olurlar. Türkiye’nin biraz kıpırdanmayla tekrar cari açık pozisyonunda eksiye geçmesi, sorun daha kontrol edilebilir seviyedeyken, yerli tedarik oranıyla ilgili geç kalınmış çalışmayı başlatmayı gerektiriyor.

 

Ama siz bunları konuşmaz da, bunu sadece ekonomik kıpırdanma olarak yorumlarsanız, yine şişme tadında bir büyüme elde edip, bunu beklentiye çevirip, kazançları cebine atan, sonra da reel sektöre ‘vah vah’ çekip, bu sorun üzerinden para kazananlar kesimlere olanak sağlarsınız.

 

Yeter artık... Gerçekten ekonomi konuşacaksak, herkes yerini, konumu ve görevini bilmeli.. Şayet bu konuda ders almaksızın eski ve yanlış alışkanlıkların peşinden koşarsak elimize geçecek tek şey şu olur:

 

Kumar ekonomisinin gölgesinde, üretmeyen, üretse de kazanç elde edemeyen, kalkınamayan ama büyüme rakamlarına sahip, sahte bir saadet. Ama haberiniz olsun, artık o sahte mutluluk tablosunu finanse edecek yapı yok. Elinize geçse geçse iflaslar, konkordatolar ve işsizlik başta olmak üzere çözümden hızla uzaklaşan sorunlar geçer.

 

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum