ABD Merkez Bankası’nın Temmuz ayına ilişkin toplantısının tutanakları açıklandı. Ardından gördük ki, yaratılmaya çalışılan algının ötesinde, çok daha gerçekçi ve ihtiyatlı bir tavır söz konusu.
Yani ortaya çıkan olumlu eğilimin, sonuç verebilmesi adına çok daha dikkatli olunması gerektiği, enflasyon sorununun tam olarak aşılamadığı, enflasyondaki yükseliş eğiliminin varlığının korunduğu ve en önemlisi parasal sıkılaşmanın süreceğini bize anlatıyor.
Böylesi bir fotoğraf öncelikle finans piyasalarının yaratmaya çalıştığı algıların da, parasal gevşeme talebi baskılarının da, en azında durma eğiliminin de boşa çıktığını ve komite üyelerinin sakince yollarına devam ettiklerini bize anlatıyor.
Bu noktaya kadar ABD ekonomisi – finans cephesi ekseninde olayları yorumlamak mümkün. Fakat bir kez daha gözüken o ki, faiz artışı sürse de, dursa da, parasal bir gevşeme ortamının uzun süre hayatımızda olmayacağı...
Aslında bence finans piyasaları da bunun farkında. Çünkü tüm bunları zaten pandemi sürecindeki aşırı finansal gevşeme kaynaklı yaşıyoruz. Zaten yüksek ihtimalle de o paranın tekrar merkeze döndürülmesi yerine, paranın finansa dönmesi talebiyle gelen bir baskı, belki biraz da tehdit ortamının sonuçlarını görüyoruz.
Tüm bu gerçekler ortadayken dönelim bize... Gelişmeler bizim de içinde bulunduğumuz ülkeler açısından çok da tatlı haberler değil. Ekonomisini döndürmek için acil paraya ihtiyacı olan bizler, ne yazık istediğimizi kaynakları bulamayacağız.
Bu ilk planda finansal bir sıkıntı. Fakat Türkiye gibi şeffaf olmayan ekonomilere güvensizliğin daha da artmasına neden olabilecek sonuçları içeriyor. Şayet para bulamadıkça, farklı yollara sapar, en masumundan elde avuçta olanları yok pahasına satar ya da günü kurtarmak adına anormal maliyetlerle borçlanmaya kalkarsanız, yandı gülüm keten helva.
Zira bu makro ekonomi adına sorunlar getirse de, siyaseten bir takım tavizlerin verilebileceği bir ortamı hazırlar. Mikro bazda ise bireylerin, işletmelerin finansal olarak kurumasına neden olur.
Yani ABD’deki Komite’nin tutanaklarına yansıyanlar, öyle 1,5 – 2 ay içinde reel sektörün finansman sorununun çözülemeyeceğini bize anlatıyor. Daha riskli olan ise, seçime giden ülkede iktidarın ya kaynağı belirsiz parayı net hata noksan diye ülkeye sokma ya da matbaayı hesapsızca çalıştırma riskini önümüze getiriyor.
Muhtemelen ilkini yapabilirlerse yapacaklar. Ama yapamazlarsa, mevcut ekonomi yönetimi göreve devam ettiği süreçte hesapsız para basmaktan imtina edecektir. O zaman da ‘ne vereyim abime’ oynamaya başlarız.
Zaten Mehmet Şimşek’in bir önceki bakanlık dönemini de benzer eylemleri gördük. Üstelik o dönem parasal genişleme de vardı. Gözüken o ki bu finansal kuraklık, elde avuçta kalanı da satmaya kalkan bir ekonomi anlayışını önümüze getirecek. Fakat en büyük hatanın da orada başlayacağını unutmayalım. Evdeki TV’yi satarak, elektrik faturası ödemenin sonu yok.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR