Yüksek çıkan enflasyon ve Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon tahminini istikrarlı bir biçimde yukarı yönlü revize etmesi, faiz ile gerçekleşen enflasyonun başa baş noktaya gelmesiyle de bütünleşince gözler Perşembe günü gerçekleşecek Para Politikası Toplantısı’na çevrildi.
Esasen bu gelişmelere baktığınızda Merkez Bankası’nın ne yapacağı konusunda herkesin bir fikri vardı. Mevcut koşullar dikkate alındığında faiz oranlarıyla ilgili bir oynama yapılmaması en mantıklı düşünce olarak ortaya çıkıyordu.
Fakat arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz çıkışı olunca ve yine yanlış bir tez olan faiz düşerse enflasyon da düşer düşüncesinde ısrar edince, işler tersine döndü. Bu sefer 12 Ağustos’taki toplantı farklı risk algılarını da beraberinde getirdi.
Muhtemelen Perşembe günü Merkez Bankası PPK faiz oranlarını değiştirmeyecek. Bu konuda da herkesin belirgin bir görüşü olduğunu biliyoruz. Merkez Bankası’nın da eğilimini bu yönde hissettirdiği haberlere yansıdı.
Peki iş burada bitiyor mu? Zaten beklenti buydu ve muhtemelen çok da büyük bir dalgalanmaya sebebiyet vermeyecekti. Fakat Cumhurbaşkanı’nın çıkışı faizin kaç olacağından çok daha kritik bir soruyu gündeme getirdi.
Toplantıda Kurul faizi düşürebilir mi? Hiç zannetmiyorum. Bunun büyük bir çılgınlık olacağının herkes farkında. Yükseltebilir mi? Şu aşama önümüzde dünyada da enflasyon ve faizde yukarı yönlü baskı varken gereksiz bir hamle olur. Bu nedenle en mantıklı seçenek sabit bırakması.
Ama işte tartışma ve akıllarda oluşan soru tam da burada devreye giriyor. Faiz değişmeyebilir de, Merkez Bankası Başkanı değişebilir mi? 20 ayda dört Merkez Bankası Başkanı değiştiren yaklaşım dikkate alındığında Kavcıoğlu acaba görevinin başında kalabilecek mi?
İnanın bu durum faizin kaç olduğundan da, ne olacağından da, enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceğinden de daha bilinmez ve daha çok stres yaratan bir unsur olarak ekonominin önüne geliyor.
İlkesel olarak baktığınızda kimse yüksek faiz istemez. Öte yandan ekonominin gerçekleri var. İktisadi hiçbir gerçekçiliği olmayan bir tez üzerinden faizi düşürenin de, yükseltenin de görevden alındığı bir süreçte yeni bir Merkez Bankası Başkanı değişimi gündeme gelebilir mi?
Bunun yaratacağı güvensizlik ortamı ve keyfiyetin maliyeti nasıl karşılanır? Ayrıca dolar / TL üzerinde zaten TL aleyhine bir baskı söz konusuyken, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark yeni bir faiz baskısı yaratırken, böylesine bir değişim akılcı olur mu?
İşte Perşembe günkü toplantı öncesinde faiz meselesini piyasaların gündemine almasına neden olan gizli başlık bu. Faiz değişmez ama ya Merkez Bankası Başkanı?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR