Enflasyon… Bugün dünyanın başındaki en büyük problem olarak yaşanıyor. Bu konuyla ilgili arka arkaya önlemler alınarak, dünyanın bir çok yerinde de faiz artışlarına gidildiğini görüyoruz.
Kendi ekonomisi gereği, Çin gibi bazı ülkelerin farklı strateji izlediği görülse de, bunun genel bir ekopolitik yaklaşımın parçası olduğunu unutmadan dünyanın genelinin faizleri hızla yükselttiğine şahit oluyoruz.
Biz ise çok farklıyız. Çünkü başında ekonomist olduğunu ifade eden bir kadronun, iktisat kurallarını alt üst ederek ‘faiz neden, enflasyon sonuçtur’ teziyle ortaya çıkmasına paralel, faizi düşürerek enflasyonu da aşağıya çekeceğimize dair bir inanç içindeyiz.
Öncelikle yeniden altını çizeyim ki, faiz düşerse enflasyon düşmez. Çünkü bu ikili arasında bir nedensellik aranacaksa, söylendiğinin aksine faiz enflasyonun bir sonucudur. Nitekim her şeyi bir kenara atıp sadece bu ikili üzerinden oynanmasına, faizin düşürülmesine rağmen, enflasyonda tarihi zirvelere doğru koşuyoruz.
Fakat bundan daha tehlikelisi var. Ortaya bir tez atılmış olabilir. Gerçekleşmediği de gözle görülebilir. İktidar bundan ders almıyor da olabilir. Ama daha riskli olan, yağcılık yapmak uğruna cehaletini teslimiyet için kullananlardır.
Bunun en son örneği, iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Gazetesi’nin haberinde ortaya çıktı. Gazete ‘Faiz artırınca enflasyon düşmedi’ başlığıyla bir haber yaptı. Haberin sadece spotunu paylaşmak istiyorum.
“Türkiye’nin faizi düşürmek için yaptığı her hamle faiz lobisinin itirazıyla karşılaştı. Yüksek faiz, ‘düşük enflasyon’ için olmazsa olmaz şart ve değiştirilemez ekonomi kuralı olarak sunuldu. Ancak Kovid-19 etkisiyle yükselen enflasyonu düşürmek için faize sarılan ABD ve Avrupa ülkeleri umduklarını bulamadı. Faizi ne kadar yükseltseler de son 30-40 yılın enflasyonunu yaşıyorlar.”
Türkiye’nin faiz arttırarak ayrıştığının belirtildiği, Arjantin’in ise en çarpıcı örnek olarak sunulduğu haberde bir nokta atlanılmış. Velev ki bu ülkeler faiz artırarak enflasyonu düşüremedi ve başarısızlar. Faizi düşürerek enflasyonu düşüremeyen Türkiye, enflasyon oranlarında Arjantin’in önünde açık ara dünya birincisi. Onu ne yapacağız?
Yani onların başarısız olması, bizim başarılı sayılacağımız anlamına gelmiyor ki... Zira temelde bir yaklaşım hatası var. Faiz düşürünce enflasyon nasıl düşmüyorsa, faiz yükseltince de enflasyon düşmez.
Anlamadıkları şey, bu ikilinin arasındaki ilişkinin bire bir olmadığıdır. Dünya ülkeleri, ekonomiyi soğutmak ve dolaylı yoldan enflasyonu dizginlemek için, bir dizi önlemin parçası olarak faiz yükseltiyorlar. Yoksa bizdeki gibi hiç bir şey yapmadan faizi düşürerek, enflasyonun artış hızının da şalter misali azalacağını iddia etmiyorlar.
Faiz niye yükseltilir? Enflasyonun bir tık üzerinde tutulur ki, insanlar birikimlerini değerlendirirken, farklı enstrümanlara yönelmesinler, o para biriminde kalsınlar ve toplanan mevduat da reel sektöre kredi olarak yönlendirilsin, bu sayede üretim yapılsın ve yaratılan zenginlik ve refahla da enflasyonda gevşeme olsun. Normal şartlar altında budur. Böylesi dönemlerde ise ekstradan kredi kullanımı azalsın ve talebin frenlenmesiyle aşırı tüketim önlensin ve bu da enflasyonla mücadeleye katkı sağlasın diye düşünülür.
Fakat siz bizdeki gibi üretim yerine ithalatı tercih eder, kamu gelirlerini buradan sağlamaya yönelir, üzerine de faizi düşük tutup, borçlu halinize bakmadan finansmanı da yabancı paraya muhtaç hale getirirseniz, ekonomiyi soğutmadığınız gibi, dövizi zıplatır, enflasyona olumsuz katkı yapmasına neden olur, piyasa faizleri daha yüksek olduğu için üretimi de finanse edemez, maliyetlerin yükselmesine neden olur, bir yandan da insanların satın alma gücünü eritirsiniz.
Tartışma bu kadar basitken, bir şalter mantığıyla ‘faizi yükselttiler ama enflasyondan kurtulamadılar’ diye embedded habercilik yapmak da nedir? Nedir biliyor musunuz? Bakın Fransız yönetmen, senarist, oyuncu Sacha Guitry’nin bir sözü vardır; yanıtı ondan gizli. Der ki: “Cehalet her zaman, kendisine hayran olmaya hazırdır.”
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR