Ömer Seyfettin’in Diyet hikayesini bilir misiniz? Diyeti ödenen bir kolun, sürekli başa kakılması sonrasında diyete konu öykü kahramanının kolunu kesip atmasının ardından ‘al diyetini’ diyerek sonlandırdığı ders niteliğindeki eser.
İşte Türkiye’de emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) meselesi de buna döndü. Çıktı, çıkacak, oldu, olacak derken geçen senelerin ardından, insanlar hiç mağdur edilmemiş gibi, üstüne bir de umut avcılığı ve oy devşirmesi yapılıyor.
Esasen bu ilk değil. İktidarın her seçim dönemi düzelteceğini söylediği, vaat ettiği, olayı oya tahvil ettikten sonra da ‘erken emeklilik’ adı altında karşıtlıkla ret uyguladığı bir sistemden söz ediyoruz. Üstelik konunun erken emeklilikle uzaktan yakından ilgisi yokken…
Şimdi de bu haberler üzerinden algı yönetiliyor. Günün sonunda düzenleme olur mu bilinmez. O düzenleme çıkarsa insanların gerçekten mağduriyeti giderilecek mi, yoksa ‘adı var kendi yok’ mu olacak; o da meçhul. Ama muhatapların sürekli ‘üzerinde çalışıyoruz’ söylemi üzerinden ilgiyi kendilerinde tutma yarışını görüyoruz. Ayrıca son dönemde yapılan haberlere baktığınızda da sanki konunun iktidar ile hiç ilgisi yokmuş gibi davranılıyor.
23 yıllık bir yılan hikayesinden söz ediliyor. Doğru, bu uygulama 1999 yılında yasanın geriye işletilmesiyle mağduriyete neden oldu. Ama unutulmamalı ki, 2008 yılındaki Sosyal Güvenlik Reformu adı altında yapılan sistem katliamı ile de taçlandı.
Bu insanların çalışmasının tamamen önüne geçilirken, çalışanların hak kayıplarına uğraması başta olmak üzere bir dizi yeni hak gasplarına neden olundu. Şimdi soruyorum bu kadar gürültü çıkaranlara: EYT’nin tartışalacak neyi var?
Defaten muhalefet partilerinin yasal düzenleme olarak Meclis’e taşıdığı ve her seferinde iktidar oylarıyla reddedilen, hatta son ret kararında, kanun teklifi veren MHP’nin bile çekimser kalarak kendi verdiği kanuna oy vermeyerek Cumhur İttfakı’na kurban edilen bir meseleden söz etmiyor muyuz?
EYT’nin tek bir çözümü var. Meclis toplanır ve devletin sözünü çiğnemesi engellenir. Çünkü bu hikayenin özeti şudur. Kamu ile çalışan anlaşma yapmıştır. Şu kadar gün çalışıp, şu kadar prim ödeyeceksin denilmiştir.
İnsanlar bu yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, yasa hukuka aykırı bir biçimde geri işletilerek insanlar mağdur edilmiş, hakları gasp edilmiştir. Bu nedenle devlet ciddiyeti içinde tartışmaya gerek olmaksızın, tek seferde bu yanlış düzeltilir ve konu kapanır.
Kaynak meselesine gelince biz neler gördük? Zamanında bu insanlar kaynakla ilgili çalışma yaparak dahi bakanlığa gittiler ama hep nasihat aldılar. Ayrıca istenene kaynak bulunduğunu da biliyoruz. Yetmedi; erken emeklilik istemekle suçlandılar.
Tüm bunları alt alta koyduğunuzda devletin itibarı söz konusudur ve EYT tartışılmadan, bir an önce haklar teslim edilerek hayata geçirilmelidir. Bunun dışında uzayan her süreç ve söylenen her söz siyasi istismardır. Nokta.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR