Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Enflasyonun düşmediğini nasıl anlatacağız?

06 Haziran 2022 - 01:53

TÜİK’te herkes patır patır görevi bırakırken, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den yükselen enflasyonun düştüğü yorumu geldi. Rakamların, enflasyon artışının hız kestiğini ortaya koyduğunu belirtti.

Öncelikle tanım doğru. Eğer rakamlar doğruysa, sadece enflasyonun artış hızı azalıyor. Yani Yüzde 73,5’luk enflasyon bugün itibariyle dağ gibi ortada duruyor ve daha da artmaya devam edecek.

Kesilen hız meselesine gelince…Geçen yıl ki aylık artış hızı ile mukayese ettiğinizde neredeyse 3 katı bir fazlalık var. 2021 yılı Mayıs enflasyonunun aylık artış hızı neydi? Yüzde 0,89. Bakan Nebati’nin şükrettiği aylık artış ne? Yüzde 2,98.

Geçen yıl Mayıs ayında enflasyon TÜFE’de kaç açıklanmıştı? Yüzde 16,59… Bu yıl kaç açıklandı? Dikkatinizi çekerim enflasyon ne demiyorum; kaç açıklandığını soruyorum. Yüzde 73.5…

2021 Mayıs ÜFE neydi? Yüzde 38,3. Son açıklanan rakam ne? Yüzde 132,1… Bu demektir ki, önümüzdeki aylarda da enflasyonun düşmeyeceği alenen gözüküyor. Şimdi bu fotoğraftan bir başarı hikayesi çıkar mı bilinmez ama, ortadaki ekonomik sorunların ağırlaştığı gerçeği, vatandaş nezdinde de, firmalar nezdinde de çok açık gözüküyor.

Ayrıca TÜİK içinde de rahatsızlık olmalı ki, bir hareketlenme var. Bakan Nebati matematikle ne kadar ilgileniyor tartışılır. Ekonominin temenni, beklenti ve üzüntü gibi kavramlarla açıklandığı bir yapıya, rakamlarla durumu göstermenin çok gerçekçi olmadığının farkındayım.

Fakat ortadaki manzara o kadar net ki, Temmuz ayı itibariyle maaşlara bir ayarlama yapılsa bile, satın alma gücündeki ferahlamanın bir aydan fazla sürmesi mümkün değil. Şimdi oturup birbirimizi mi teskin edeceğiz; yoksa tüketici derneklerinin dikkat çektiği gibi vatandaşın yüzde 95’inin yoksulluk sınırının altında kalmasına mı dertleneceğiz?

An itibariyle satınalma gücünü tamamen yitirmiş bir vatandaş ile, bu fotoğraf karşısında maliyetlerini fiyata yansıtamayan, maliyeti yansıttığından kat be kat fazla artan, ihracat yapıyorsa gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na park ederek bir de kur riski sırtlanan bir reel sektör gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Türkiye ekonomisinin bir an önce gerçeklerle yüzleşerek, yönetme aşamasında ciddiyete dönmesi gerekiyor. Evet güldük, eğlendik, şakalar yapıldı ama işin tadı artık iyice kaçmaya başladı.

İnsanlar aynı para ve kilo ilişkisi içinde, semt pazarından iki hafta üst üste filesini dolduramazken, çocuğuna harçlık veremezken, üç ekmeği aynı anda alamazken, tüm bunlar yaşanmıyormuş gibi yapmanın mantığı yok.

Ekonomi yönetimi ya bir an önce işin ciddiyetinin farkına varıp, sorunu çözmek adına harekete geçmeli ya da yapamıyorsa görevi bırakmalıdır. Çünkü önemsizleştirdikçe ağrılaşan bir ülke ekonomisi fotoğrafı ile karşı karşıyayız.
[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum