Köprü ve otoyol zamlarından sonra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Bu zamların enflasyon üzerinde etkisinin sınırlı olacağını söyledi. Belki tek zam bu olsaydı, olabilirdi.
Fakat aynı Bakan, örneğin gıda taşımacılığında uygulanan vergilerden, yükseltilen KDV oranlarından, kullanılma mecburiyeti getirilen yollardan bahsetmiyor mesela… Elbette olay bunlarla da sınırlı değil.
Tütünlü mamullerden akaryakıta kadar sürekli gelen artışları, artışlarla birlikte oransal yükselen vergi rakamlarını hiç dile getirmiyor. İğneden ipliğe sürekli zam yiyen, bütçesini iki katına yakın yükselten unsunlar enflasyona etki etmiyor.
Hadi hakkını verelim, Şimşek’in tabiriyle ‘sınırlı etki’ ediyor. Ama açlık sınırının altında yaşayan ve olası bir maaş artışından gıdadan başka tüketim kalemi olmadığı gün gibi açık olan insanların maaşlarına verilecek zam, enflasyonla mücadelenin bir numaralı düşmanı öyle mi?
Dünya yapay zekâ gibi teknolojiler üzerinde çalışırken, anlaşılan o ki bizim yönetim akıllı enflasyon icat etmiş. Zam başlığına göre, enflasyon oranlarına etki edip etmeyeceğine karar veriyor olmalı.
Böyle bir yaklaşım mümkün olabilir mi? İnsanlara vereceğiniz rakamlardan fedakârlık istiyorsunuz, ama verseniz bile açlık sınırının altın kalacak kişilerin nasıl geçinebileceğiyle ilgili fikir üretmiyorsunuz.
Bu da yetmiyor; herhangi bir lüks harcamasına istese de yönlendiremeyeceği bir rakamın enflasyon üzerinde etkisi olacağını düşünüyorsunuz; lakin 12 trilyon TL’lik bütçenin ilk 4 ayda neden 700 milyar TL açık verdiğini açıklamıyorsunuz.
Yine kâfi gelmiyor, aynı insanlardan açıklanan bütçenin dörtte biri kadar dolaylı vergi tahsilâtı hedefliyorsunuz. Kayıt dışı ile mücadeleden bahsedip, kayıt dışını beslemek adına her türlü hamleyi yapıyorsunuz; fakat insanların da oyunun içinde kalmasını istiyorsunuz.
Şayet Hazine’ye girecek rakamlarda artışa gidiyorsanız enflasyona etki etmiyor; ama geçinmeye çalışan, açlık sınırına razı hale gelmiş insanlara verilecek para gözünüzde büyüyor öyle mi?
Nalıncı keseri diye tarif edilen bu olsa gerek. Bu ülkede KDV oranlarını kat be kat oranlarda arttırıp, sonra da dönüp insanlara vergi artışı yapmadığını söyleyebilen bir yaklaşımın, kendi eliyle enflasyon yarattığını itiraf etmek elbette ki saflık olur.
Ne var ki, işin içinden çıkılmaz noktaya doğru koşarken, baskılanan dövizin yaratacağı riski olası gelecek paralara, enflasyonla mücadeleyi aç kalmaya, gayrimenkul fiyatlarını kişilerin insafına bırakıp, sonra da kameraların karşısına geçerek algı yönetmekten söz ediyorsunuz. Öyle bir algı ki, büyük bir israf içindeyken, kamu yönetiminde tasarruf ve verimlilik paketi açıklayacak kadar cesurca…
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR