Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Enflasyon için üretimi yok edemezsiniz

18 Aralık 2020 - 00:41

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, geçtiğimiz çarşamba günü düzenlediği toplantıda enflasyon hedeflemesinin önemli olduğunun bir kez daha altını çizdi. Elbette bunda garip bir şey yok. Her ne kadar kısa vadede düşüş mümkün gözükmese de, zaten yıllardır sürekli tekrarlanan ama tutturulamayan bir hedef olarak ortada duruyor.

Ayrıca böyle bir hedeflemenin sakıncalı bir yanı da yok. Çünkü enflasyon ve dolar kurundaki gelişmeler faizi tetikliyor. Neyse ki faizin enflasyonun bir sonucu olduğu kabul edilerek, dünya iktisat tarihine gülünç olarak geçmekten kurtulduk. Ama gerçek bir enflasyon rakamı açıklanmadığı için, insanların da alım gücünü erittikçe eritiyor.

Bu nedenle gerçek bir enflasyonla mücadelenin önemli olduğunu düşünüyorum. Lakin açıklamaya baktığınızda sadece olayı döviz kuruna ve gıda fiyatlarına bağlamak, inandırıcılığı hedefleyen yeni Merkez Bankası yönetimi için eksi puan.

Zira sadece resmi rakamları esas alsak, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki yüzde 9’luk fark dahi, üretim maliyetlerinin kritik bir unsur olduğunu bize anlatıyor. Bitmedi... Enflasyonu en çok körükleyen unsurlardan birinin de kamu zamları olduğunu göz ardı etmemek lazım.

Daha önemlisi gıda fiyatlarının enflasyonu körüklediğini düşünüyorsanız, buradaki tercihleriniz kritik hale geliyor. Şayet fiyatları düşürmek adına üretimi göz ardı edip, ithalat temelli tarım politikalarına devam etmeye niyetlenirseniz, hem daha büyük sapmalara neden olursunuz, hem de günün sonunda üretim kabiliyetine zarar verdiğiniz için, daha pahalı ithalat yapma gerçeğiyle karşı karşıya kalırsınız.

Asıl problem tarım gibi stratejik bir alanda ithalatta beis görülmemesi.... Geçtiğimiz günlerde bütçe görüşmeleri sırasında TBMM’de konuşan Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, Cumhuriyet tarihi boyunca ithalatın yapıldığını, eleştirilerin de abartılı olduğunu söyledi.

Elbette durum Bakan Pakdemirli’nin söylediği gibi değil. Bir ürünü zevke binaen ithal etmek başka, temel gıda maddelerinde mutlak ithalatçı haline dönüşmek başka bir şey. Bakan, konuyu eleştirenleri de çiftçinin moralini bozmakla suçladı.

Yani tarlada ürünün para etmemesi, kredi borçları, icralar çiftçinin moralini bozmuyor; bunu dile getirmek etki ediyor öyle mi? Komik ve üzerinde konuşmaya bile değmez bir tutum. Çünkü aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.

Son açıklanan karar da bunun kanıtı... Dünyada ülkeler tarım ürünlerinde ihracata kısıtlamalar getirirken, biz ithalatı kolaylaştıracak düzenlemelere imza atıyoruz. Mesela buğday, arpa ve mısırdaki gümrük vergilerinin sıfırlanma uygulaması 30 Nisan 2021’e kadar uzatıldı.

Gerekçe ne? Fiyatların makul seviyede tutulabilmesi ve spekülatif fiyat hareketlerine izin verilmemesi... Yani aslında tarım ürünlerinde maliyet temelli fiyat artışı yok, yine fırsatçılar bunu yapıyor öyle mi? Bu da enflasyona olumsuz etki ediyor.

Öyle değil ama diyelim ki öyle... Bu tip fırsatçılık yapanlar varsa, denetimlerde ortaya çıkar. Daha bugüne kadar tek bir sonuçlanmış baskın yok. Tamamına yakını süreçten aklandı. Kim bunlar, onlar da belli değil.

Belli olsa ne olur? Bunun çaresi ithalat mıdır? Bu sene ithal edersiniz, çiftçi malı elinde kaldığı için seneye ekmez; sonra fiyatlar arz / talep dengesizliği içinde fırlar, yine ithalat yaparsınız. Günün sonunda mutlak ithalatçı haline dönersiniz. Üretmediğiniz için de yurtdışı size istediği fiyattan mal satar.

Bu kadar basit bir matematik bile göz ardı ediliyor. Çünkü temelde dil başka, el başka görüntü veriyor. Dilde yerli milli, eylemde ithalatla terbiye... Önce  üretime inanacaksınız, sonra enflasyon başta olmak üzere diğer konularla mücadele edeceksiniz.

Yıllarca aynı hatayı yapıp gelinen noktayı göre göre, hatada ısrar etmenin mantığı ne? Sonra bunları dile getirince, eleştiriyi yapan çiftçinin moralini bozuyor öyle mi? Hadi canım sen de...

[email protected]

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum