Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

En iyimseri sıfır noktası

15 Nisan 2020 - 13:36

IMF, yaşadığımız süreci de kapsayan bir biçimde büyüme öngörüleri için bir rapor hazırladı. Rapora göre dünya ekonomisinin 2020 yılında daha önce yüzde 3,3 büyüme öngörüsü revize edilerek yüzde 3 daralacağı, 2021 senesinde de yüzde 3,4 yerine yüzde 5,8 büyüyeceği şeklinde düzeltildi.
 
Aynı durum, oranlar değişse de tüm ülkeler için geçerli... Bu tahminler önümüzdeki süreçte defaten revize edilir; o yüzden rakamlara takılmamak lazım. Buradaki bir eğilime ya da algı yönetimine dikkat çekmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum.
 
‘Bu sene yaşanacakları bırakın, seneye müjde var’ dip mesajı üzerinden dünyada bir algı yönetiliyor. Yakında onu da IMF’den kredi alanlar, almayanlar diye de revize bile ederlerse çok şaşırmam.
 
Bu sadece virüs dönemine ait bir yaklaşım değil. Yıllardır aynı sistemi uyguluyorlar ve sonra defalarca revize edilen rakamlar gerçekleşince de, adı ‘öngörüler gerçekleşti’ oluyor. Peki ilk tahmin bu muydu? Onu sorgulayan yok. Aynı yaklaşımı bizim ekonomi yönetiminde ve Merkez Bankası anketlerinde de görmemiz mümkün.
 
Bu başka bir tartışma konusu ama raporun öngörülerini dikkate alarak bize bakalım. IMF raporuna göre Türkiye bu yıl yüzde 5 daralıp, gelecek sene de yüzde 5 büyüyecek. 2021’deki büyüme dikkatinizi çekti değil mi? Şaşırmayın; insan beyni olumluyu tercih eder. Zaten buna oynuyorlar. Oyuna katılırsanız açığa düşersiniz.
 
2021 hedeflemesini bir kenara bırakıp, daha önce 2020 için öngörüleni dikkate almak durumundayız. Zira içinde bulunduğumuz, hatta ilk çeyreğini atlattığımız bir yıl olma özelliği bunu gerektiriyor. Ortada bir öngörü olduğuna göre yatırımlardan bilanço hedeflemelerine, istihdamdan borçlanma maliyetine kadar etkisi vardır.
 
Peki bir önceki öngörü neymiş? Ocak 2020 dönemine ait bültene baktığımızda bizim bu yıl yüzde 3 büyüyeceğimiz tahmin edilmiş. Bu durumda yüzde 5 daralma tahmini ile birlikte okuduğunuzda artıdan eksiye kaba bir hesapla yüzde 8’lik bir daralma yaşayacağımız düşünülür.
 
Gelecek sene baz etkisiyle yüzde 5 büyüme yakalasak bile, ülke ekonomisine maliyeti açısından, kabaca yüzde 3 ekside kalacağımız açık. Tekrar edeyim; neden bu yılki hedeflemeyi dikkate alıyorum? Çünkü şirketlerin hedeflemeleri de bu doğrultuda harcamalarla yapılmış olmalı.
 
Deniz örneği verelim. Denizin 8 metre altına inip, 5 metre yukarı çıkarsanız, suyun yüzünü görür müsünüz? Elbette hayır... Bu nedenle dalmadan önce ve dalış sırasında işin uzmanlarından eğitim almış olmanız, oksijen tüpü gibi gerekli teçhizatı da alarak inmeniz gerekir.
 
Aksi takdirde suyun altında sıkıntı yaşarsınız. Hadi ben son derece iyimser olayım ve 2020 öngörülerine dayanılarak ekstra hiçbir harcama yapılmadığını kabul edeyim. Yine deniz örneğinden gidersek, 5 metre dalıp, 5 metre çıkmak büyüme midir?
 
Bu en kibar tanımıyla durgunluktur. O nedenle rakam sahteciliği üzerinden insanların algılarıyla oynamak yerine, bu süreci doğru okumalarını, gerekli yapılanmaları sağlamalarını, denizden çıktıklarında ıslak olacakları için, çıkış sonrası tedbirlerini de almalarını temin etmek gerekir.
 
En iyimseri sıfır noktası ise, ekonominin makro yönetiminden sektörlerin hedeflemelerine, şirketlerin yapılanmalarından bireylerin ayakta durma hesaplamalarına kadar her şeyi gerçekçi bir biçimde ortaya koyup, gereğini yapmalıyız. Yoksa çok sürpriz yaşarız. Bunu kimseye, en önemlisi bu ülkeye yapmaya hakkımız yok.
 
[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum