Ekonomik gerçeklerimiz üzerinden üç maymun oynamaya ve sorunları görmezden gelmeye devam ediyoruz. Son gelen verilere baktığınızda ve daha önemlisi ortaya konulan yaklaşımı incelediğinizde bunu net bir biçimde görmek mümkün.
Bu yıl itibariyle açıklanan ekonomiden tüketiciye kadar güven endekslerinde ortaya çıkan görece artışı, yine doğru okumak, analiz etmek ve bir önlem almak yerine, kuru övünmelerin arkasına sığınılıyor.
Bu ateşi düşen, mide kanaması geçiren bir hastanın, iyileştiğine inanması gibi bir şey. Bununla avunup, gerçek bir tedaviye geçmezseniz, sonuçları sanıldığından daha kötü bir fotoğrafla önünüze gelir.
Nitekim son 15 ayın zirvesinde olarak yansıtılan ve görece artış yakalanan ekonomiye güvende Bakan Berat Albayrak’ın yorumları da ne yazık ki bu izlenimi veriyor. Elbette değerlendirme yine bir tweet ile geldi.
Siyasetin yurtiçinde ve yurtdışında twitter üzerinden açıklama yapma, sonra da buna göre eylem planı ortaya koyma hastalığını nasıl engelleyeceğiz bilmiyoruz. Ama günün sonunda bunlar kişinin özel görüşleri olmakla birlikte, devletler arası siyasette de, iç siyasette de yok hükmündedir.
Yani herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Nasıl Trump’un buradan yaptığı bir açıklama ile aceleyle kararlar almamak gerekiyorsa, ortada bir Meclis, Senato gerçeği varsa, bakanlarımızın da artık sosyal medya üzerinden bu işi yapmamaları, resmi bir açıklama yapacaklarsa da, bağlayıcı olması bakımından bakanlığın resmi hesaplarını kullanması gerekir.
Bu detayın altını çizdikten sonra gelelim yükselen endekslere... Çok çabuk unutuyoruz. 2018 yılının Haziran – Aralık dönemini dikkate aldığınızda büyük bir sarsıntı yaşadığımızı biliyoruz.
Burada dolar kuruyla başlayan bir bozulma ve yönetememe sorunu nedeniyle tüm dengelerin alt üst ettiğini, aslında ipleri gevşemiş bir meşin topun, ilk hava kaçırma vakasının gerçekleştiğini biliyoruz.
Şimdi son yılların en sıkıntılı dönemlerinden birinin ortaya koyduğu verilerle, bu senenin verilerini karşılaştırarak iyi olduğunu, iyi yola girdiğini ve her şeyin düzeldiğini, ekonomiye güvenin arttığını söylemek, en hafif tabiriyle saflıktır.
Zaten geçen seneye oranla mukayeseli bir düzelme olmuyor olsaydı, şimdi helva yiyor olurduk. O kadar kötü bir sene geçti ki, nispeten daha rutin geçen bu seneki verilerin, o dönemle kıyaslandığında yükseliş göstermesi normal.
Yani 0,50 büyüdüğünüzü düşünün. Bu sene de yüzde 1’i yakalarsanız, yüzde 100’lük büyüme artışından bahsedebilir misiniz? Matematik olarak evet, ama iktisaden hayır. Lütfen artık hastayı tedavi etmek yerine, ağrı kesici verip günü, hatta siyasi ikbalinizi kurtarmaktan vazgeçin. Sokağın ekonomisi tüketicisinden üreticisine yanıyor.
FACEBOOK YORUMLAR