Faiz düşerse enflasyon düşer ile başlayan, ardından dış güçlerle devam eden, hemen
kuyruğuna dolar kuru tartışmasının takıldığı, tam ‘2 TL olmazsa yüzüme tükürün’ diyenlerin
dolaştığı süreç tamamlanmadan rahip kriziyle sarsıldığımız, akabinde de doların yükseldiği
süreç ve meşhur 128 milyar dolar meselesini yaşadık.
Sonra arada bir aklı selim geldi ve durumu toparlamaya başlamıştı ki, bir gazete manşetiyle
önce merkez bankası başkanı ardından bakanın görevden alındığı, yetmedi arka arkaya
merkez bankası başkanlarının yer değiştirdiği ve gözlerdeki ışıltının kaynak olarak aktarıldığı
bir fırtına yaşadık.
Sonra hayatımıza mucize diye kur korumalı mevduat girdi. Ne zaman? Doları yükseltip, dibe
vurdurduktan sonra… Bu arada dip dediğime bakmayın o da yüze tükürme teklifinin yapıldığı
zamanın iki üç katı fazla değerine geldi.
Sonra kapı kapı kur korumalı anlatıldı, araya fragman olarak sık sık ‘faiz düşerse enflasyon
düşer’ tezi girdi. Hatta bu haliyle ekonominin kitabını yazdığını iddia edenler, ‘sakın böyle
yapmayın’ diye gerçekten iktisat tarihine geçtiklerinin farkına varamadılar.
Akabinde seçilme gidildi ve ekonomi yönetiminin başına Şimşek geldi. Hatta kurtarıcı olarak
sunuldu, ama tur üstüne tur atıp para bulamayınca kısır döngüyü ilk başlatanların hedef tahtası
haline dönüştü.
Teorik olarak haklılar ama tartışma çözüm farkından değil, sıra kimde tartışmasından
kaynaklanıyordu. Rasyonelleşme diye başlayan adımların neticesinde TÜİK verilerine
uğramayan yaklaşımlarla elbette büyük sapmalar ortaya çıktı.
Sapmayla da kalınmadı, ‘temenniler manzumesi’ ekonomi programı diye anlatılırken, faiz
yükseltilmeye, mucize diye anlatılan kur korumalı mevduat da büyük sorun olarak sunulmaya
başlandı.
Sonra ne kur korumalının savunucusu kaldı ortada, ne gözlerdeki ışıltı, ne de faiz ile ilgili
söylemler. Büyük bir sessizlik içerisinde faiz yükseltilmeye başlandı. Fazla da yükselmesinin
diye kâğıt üzerinde enflasyonu faize yaklaştırdılar.
Elbette tüm bunların ardından işler tam karmaşaya dönüştü ve para da bulunamayınca,
insanlara enflasyon oranı kadar bile zam yapmaktan vazgeçip, sahada üç haneye yakın
enflasyon yaşanırken, üreticinin enflasyonu 90 puanla düşürülüp, eş zamanlı olarak tüketici
enflasyonu da geriye çekilirken, anlaşılmaz bir biçimde faiz indirimi ne zaman diye
konuşmaya başladılar.
Peki sonuçta ne oldu? Yapılan tüm hataların faturası vatandaşa yüklendi, bütçe açıkları
patladı, kuru sabit tutmak için para yakılmaya devam ediliyor, iç piyasa tıkandı, lakin
rakamlarda makyaj sayılacak cinsten hamlelerle ülke notları artmaya başladı.
Bu kısır döngünün sonunda nereye geldik? Son açıklama yine fikrin sahibinden geldi. Faiz
düşünce enflasyon düşecek denildi. Geldik mi başladığımız noktaya. Korkarım yine aynı kısır
döngüyü yaşayacağız ama yaşamıyoruz gibi davranılacak.
Sizce tüm bunlar bir vodvilde ya da kabare tiyatrosunda olabilecek mizah konuları değil mi?
Ama durun esprinin büyüğü sonra geliyor. Tüm bunları yapan aynı iktidar.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR