Ekonominin ikinci çeyrek büyüme verisi geldi ve yüzde 2,5 rakamı ortaya çıktı. Öncelikle bu
kadar zorlu koşullarda daralma yerine büyüme elde edilmesi önemli. Ama bununla birlikte
yıllardır değişmeyen sorun halen masada.
Kalkınma yaratmayan büyüme, yani şişme, rakam düşük olsa da bu kez kendisini çok daha
belirgin hissettirdi. Hane halkı harcamalarından sanayiye kadar her kategorinin negatif etki
yaptığı rakamdan Şimşek memnun.
Bunun hedefleri doğrultusunda çıkan bir sonuç olduğuna atıfta bulunuyor. Fakat rakam
tutkusu içinde boğulan ekonomi yönetiminin insansızlaştırdığı ekonomiyi, bu sefer de
firmasızlaştırma ile taçlandırdığını görmekten uzak olduğu göze çarpıyor.
Dış pazarlarda zaten aradığını bulamayan veya fiyat tutturamayan reel sektör, iç piyasanın
tamamen bitmesiyle ve geliri olmayan insanların kredilerinin de kesilmesiyle birlikte tam
zorlu bir sürecin kapısını araladı.
Her ne kadar Bakan Şimşek ‘en zorunun geride kaldığı’ gibi hangi gerekçeye dayandırdığı
belli olmayan bir yorum yapmış olsa da, ekonomide zor günlerin bundan sonra başladığı çok
net bir biçimde görülüyor.
Yüksek ihtimalle kayıt dışının arttığı, firma kapatmalarının ve işsizliğin tetiklendiği bir
sürecin arifesinde, bir an önce ekonominin rakamlardan ibaret olmadığını hatırlaması gereken
bir yönetim kadrosu var.
İthalattaki daralmanın, üretim yapısıyla birlikte okunduğunda büyük sorunları beraberinde
getirdiğini görmemek için bakış açısını çok zorlamak lazım. Ama anlaşılan o ki, resim
yeterince okunamıyor ve Şimşek, gelir kurgusundan iş hacmine kadar her konuda daha
kısıtlayıcı yaklaşımını sürdürecek.
Normal şartlar altında iktisaden anlaşılabilecek bu uygulamanın, ülkenin gerçeklerinden ve
vatandaşından, firmalarının yıpranmışlığına kadar ortaya çıkan faktörlerden ayrı düşünülmesi,
bizi zor bir 2025’in beklediğinin şimdiden habercisi gibi.
5 milyon TL ve üzeri vergisini ödememiş olanları afişe etmekle tehdit eden, küçük esnafa
Maliyeci yollayıp, cezalar kesen Şimşek, nedense vergisi silinenler konusunda ses
çıkartmıyor.
Çünkü vergisini tahakkuk ettirenler ve ödeyemeyenlere yüzsüz demek yerine ‘ neden
ödemiyorsun ya da ödeyemiyorsun’ diye sormak gereken bir sürecin tam ortasından
geçiyoruz.
Arka arkaya gelen konkordato haberlerinin gölgesinde, gelecek sene vatandaşa yüzde 14 zam
vererek, bugünkü açlık sınırının bile altında yaşatmayı hedefleyip, insanlar ihtiyaçlarını
karşılayamadığı için iş hacminin düşmesinden ve ekonominin soğumasından medet umanlar,
gözüken o ki bize bugünleri de çok aratacaklar.
Net olan şu: Türkiye ekonomisi bu haliyle gidemez ve bir an önce hamle yapmak gerekiyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR