Asgari ücrete, emekli aylığına ve memur maaşlarına zam tartışıldığı bugünlerde yapılan bir araştırma, ülkede sorun olarak görülen başlıkları ortaya koydu. Ve bunların içinde geçim sıkıntısı yüzde 75 ile diğer başlıkları ezdi, geçti.
Gezici Araştırma’nın raporladığı çalışmaya göre ankete katılanların dörtte üçü Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi ve geçim sıkıntı olduğunu düşünüyor. Bunu takip eden başlık ise işsizlik. Ama yanıtlar arasındaki oransal fark yüzde 31…
Salgın hastalık üçte biri oranında sorun olarak görülüyor. Sorumluların dış mihrak olduğu algısı ise yüzde 25’e bile ulaşmıyor. Geriye doğru giden oranlarda pandemiden teröre, eğitimden fikir özgürlüğüne, hukuktan göçmen sorununa kadar farklı cevaplar var. Her biri önemli; ama ekmek hepsini ezip geçmiş gözüküyor.
Sorumluluk ve nedensellik açısından yüzde 65 yanlış ekonomi politikalarını esas görürken, sadece yüzde 12,7 enflasyondaki yükselişin doğal bir süreç olduğu kanatinde… Yüzde 61’e yakın borçlu olduğunu vurguluyor.
İşte tüm bu nedenlerle birinci gündem maddesi ekonomi. Ama mesele yine popülizm çerçevesinde anlık ücret artışları ya da dolar, faiz, borsa üçgeni üzerinden tartışılıyor. Oysa meselenin çok daha kronik boyutları var.
Son dönemlerde ticari kredilere getirilen kısıtlamalar ve vatandaşın artan, hatta aratcak borçluluğunun sonuçlarının ne olduğunu hep birlikte göreceğiz. Ama bir adım önceye baktığınızda ekmeğin daha zor ulaşılır bir hal aldığı çok açık.
UYAP verilerine göre reel sektör boyutu ve vatandaşın icra iflas dosyaları patlama yaşıyor. İşte ortada verilerin anlattığı gerçek: “…icra ve iflas dosya sayısı bugün itibarıyla 23 milyon 779 bine çıktı. Bu yılın ilk beş ayında kapanan esnaf sayısı ise, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 artışla 47 bin 128’e yükseldi…”
Yine verilere göre şu an 2,5 milyon esnaf olduğu söyleniyor. Ama sıkı durum; sadece 17,5 yılda kapatan esnaf sayısı ne biliyor musunuz? 2 milyon 144 bin 766. Yani mevcut esnaf sayınız kadar işletme kaybetmişsiniz. Yitirilen milli servetin hesabını yapmak bile güç.
Bunun nedenini sorgulamadığınız sürece de kaybetme olasılığı yüksek. Çünkü mevcut 2,5 milyon esnafı da doğru incelerseniz, tamamına yakınının gizli iflas içerisinde günü kurtarmaya çalıştığını görürsünüz.
Aynı fotoğraf KOBİ’lerde de karşımıza çıkıyor. Ciroların yükseldiği ama kazançların eksiye koştuğu bir fotoğraf içerisinde işsizlik, geçim derdinin üzerine tsunami gibi geliyor ama halen bunu konuşmak yerine günü kurtarıyoruz.
Mevcut gelinen noktada ekmeğin, bayat ekmek satılan ülkede her şeyi yendiği açık. Ama büyükten küçüğe göstergeler bu sorunun çözüm konuşulamadığı için daha da ağırlaşacağının sinyallerini veriyor.
Şimdi gündem sorunu çözmek değil, günü kurtarıp, en fazla bir ay rahatlatacak bir zamla durumu geçiştirmek. Ama günün sonunda ne olacak? Onun yanıtını da Bertolt Brecht şiirinde veriyor: Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza…
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR