Elektronik ticaret, son yılların en çok konuşulan gündem maddelerinden biri. Muhtemeldir ki, virüs sürecinin ardından daha çok ön plana çıkacak başlıklardan da birini oluşturuyor.
Dünyada ve Türkiye’de hızla payını arttıran bu yapının, yeni iş modelleriyle birlikte farklılaşacağı, gelişeceği de muhakkak. Ne var ki, her türlü sıkışmanın önünün salt e-ticaret ile açılacağının düşünülmesi de bana gerçekçi gelmiyor.
Dünya ve Türkiye ekonomisinin açmazlarını görmeksizin, tamamen B2C, yani firmadan nihai tüketiciye odaklanan bir zincir içinde meselenin halledileceğini düşünmenin, işin kolayına kaçmak olduğu kanaatindeyim.
Öncelikle B2B dediğimiz alanda, tüm iş modelinin kısa vadede buna dönmesi mümkün değil. Zira profesyonel hayatın öncelikleri ve iş yapış modelleri, dağıtım kanalı zincirinin etkinliğinin varlığını koruması, bizde de, dünyada da bir çok firmanın sektör içinde birbirini kredilendiriyor olması, bunu kısa vadede çok mümkün kılmıyor.
Herkesin nakit parayla ya da muadili dijital sistemlerle çalıştığı bir sisteme geçebilmesi, kaynağı varsa sorun yok. Lakin böyle bir finansman gücünün hiçbir firmada ve sektörde olmadığını biliyoruz.
Bilhassa 2 binli yıllarda mal ve hizmet üretimiyle elde edilen cironun, 10 katı değerinde türev üzerinden yaratılan kağıt üzeri sermaye ve ekonomi bunu zaten kısa vadede mümkün kılmıyor.
Bundan, gayri resmi işlemleri kast ettiğim zannedilmesin. Orası zaten bir kuyu ve nasıl çözüleceği de şimdilik bilinmiyor. Sermaye yeterliliği problemi halledilmeden de bunun aşılması zor.
Ben kayıtlı işlemlerden, cari hesaplardan ve vade uygulamasından bahsediyorum. Kaynak ihtiyacı böyle şekillendiği sürece, yurtiçinde de, yurtdışında da profesyonellerin bire bir görüşmelerinin ortadan kalması olanaksız.
Korkum o ki, meseleye bu kadar siyah beyaz bakarak bu çeşitlendirmeyle gelen fırsatı da kaçıracağız. Normal işleyişe ilave olarak, e-ticaret ya da e-ihracat uygulamalarının devreye alınması önemli. Hiçbir firmanın bunu göz ardı etmemesi gerekir.
Ama bir gün içerisinde bu sisteme geçilecekmiş ve bu geçişte başta finansman olmak üzere çalışma modellerine ilişkin sorun ya da özellikler yokmuş gibi davranmak sadece kendini kandırmaktan ibarettir.
E-ticaret ve e-ihracat mevcut potansiyeli değerlendirmek, daha uzak noktalarda etkin olabilmek adına önemli. Ama öte yandan cevaplanması gereken bir soru da var. Mesela bizim için problem ticaretin yapılış şekli mi; yoksa niteliği mi?
Bugünlerde birçok ihracatçı birliği başkanının ve sektör mensubunun e-ticaret yoluyla tüm sorunların aşılabileceğine dair söylemleri olduğuna şahit oluyorum. Oysa gerçek şu ki; kilogram bazında birim fiyatlarınızla ilgili problem var olmaya devam edecek.
Eğer kaliteli bir iş yapış modeliniz yoksa, aynı durum buraya da sirayet edecek. İnternet dünyasında sizden alım yapacak firmaların, hatta tüketicilerin, mevcut algılardan etkilenmeyeceğini düşünmemelisiniz.
Şayet bir firma, sektör ya da ülkenin reel sektörü, dünya ölçeğinde iyi bir marka gücüne sahipse, nitelikli üretim yapıyorsa, çevreye uygun iş yapış modelleri ve üretim sistemlerine sahipse, doğru insan kaynağıyla çalışıyorsa, ticari etik konularında hassas ise, en önemlisi de ülkenin marka değerinin, sattığı ürün üzerinde olumsuz etkisi yoksa zaten iş yapar.
Bununla ilgili e-ticaret, ortamı kullanmak adına önemli, göz ardı edilmemesi gereken çeşitlendirilmiş bir iş yapış metodolojisidir. Aksi takdirde mevcut yapıda sorunlar varsa, fiziki ortamdan internet ortamına geçtiğinizde her şey güllük gülistanlık olmaz.
Teknolojik gelişmeleri ve buna paralel iş yapış modellerini incelemek, dahil olmak, uyum sağlamak, avantajlarından yararlanmak gerekir. Lakin bunların hepsi araç. Önce basiretli iş insanlarının yönettiği firmalarımız var mı; marka değerleri nedir, katma değer yaratabiliyor mu; ülkenin marka imajı nasıl etki yapıyor gibi soruların yanıtını bulmalıyız.
Yani lafın özü şu: Mevcut sistemde başarılıysanız, kredibiliteniz varsa, yönetimden üretime, ticaretten pazarlamaya, eğitimden satın almaya doğru işleri yapıyorsanız teknoloji size katkı sağlar. Yoksa bunlar, şapkadan tavşan çıkarmaz.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR