Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Dolaylı vergileri de düşürün...

25 Mart 2020 - 02:52

Dünya ekonomisinde artık resmen 2008’den sonraki ikinci dip noktasında olunduğu açıklandı. Bilhassa ABD’nin aldığı tedbirlerin değerlendirmesinde FED’in son yaptığı hamleler buna resmiyet kazandırdı.

IMF’den yapılan açıklamalar da bu gerçekle yüzleşme aşamasında olunduğunu kanıtlar nitelikte... Buna karşın şüphesiz her ülke kendi ölçeğinde destek mekanizmalarını harekete geçirdi.

Parasal genişleme haberlerini nostaljik duygularla yorumlayanlara kötü bir haberim var. Aynı şeyi yaşamayacağız. Bu parasal genişleme olsa olsa fare kapanındaki peynir olabilir. Çünkü bu dip, aynı zamanda 2008’in faturasını kimlerin ödeyeceğini de belirleyecek. Bu nedenle bu tip haberlere karşı ekonomiyi canlandırıcı değil, batışı öteleyici bir çerçeveden bakmak ve böyle yorumlamak daha sağlıklı olacaktır.

Türkiye de, dünyadaki diğer ülkeler gibi bir ekonomi paketine 100 milyar TL ile imza attı. Bunun da bir kalkınma değil, öteleme olduğunu unutmamamız gerekiyor. Yani günü geçiştirirken, çözüme dair bir şeyleri de bugünden hesaplıyor ve konuşuyor olmamız lazım.

Rakam bizim için büyük olabilir. Ama neticede dolar bazında büyüklüğünün 15 – 16 milyar dolar seviyesinde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yani mukayeseli ölçüm yaptığımızda dünyanın halen çok gerisinde bir paketten söz ediyoruz.

Fakat bunu garipsemiyorum. Daha önce kıskanma gibi boş sohbetler sırasında defaten yazdığım gibi dünya ekonomisi içindeki büyüklüğümüz yüzde 1’i bile bulmuyor. Bu rakam da zaten bu hacmin bir tezahürü...

En düşük emekli maaşının bin 500 TL olacağının Aile Bakanı tarafından müjde diye dile getirildiği bir yerde zaten fazla konuşacak bir şey kalmıyor. Lakin, tüketici örgütleri virüs ortaya çıktığından ve insanlar evlerine kapandığından beri yüksek sesle bir noktaya dikkat çekiyorlar.

Reel sektör için düşünülen desteklerin ve ötelemelerin, vatandaşın da giderleri konusunda gündeme gelmesi beklentisi... Bence çok haklı bir talep ve bir numaralı sorun bu. Nisan ayına döner dönmez bu işin ne kadar büyük bir aciliyeti olduğunu göreceğiz. Ama bizde yumurta kapıya gelmeden iş yapılmadığı için, o zamanı bekleyecekler sanırım.

Tekrar paketin büyüklüğüne dönersek, ekonomi yönetimi nezdinde iktidarın buradan fedakarlık yaptığını düşünenler var. Ben aynı fikirde değilim. Hatta tüketici örgütlerinin bile gözden kaçırdığı bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ortaya konulan önlemlerin hepsi ya kredi vermek ya da borçları, vergileri, icra ile iflası ertelemekten ibaret. Bu bir destek gibi gözüküyor ama değil. Önemsiz değil; yapılması gerekiyordu ve yapıldı. İtirazım yok. Ama halkın alım gücünü yok eden, fiyatların şişmesine neden olan başlıca unsur ne fırsatçılar, ne stokçular, ne de kötü niyetli kişiler...

Bu tip insanlar yok mu? Var... Fakat asıl problem gelirin hızla alım gücünü kaybetmesi ve buradaki en büyük gider kaleminin dolaylı vergiler olması. 3 TL’lik ortalama bir ürünü 10 TL’ye alan Türk Halkı’na destek verilmek ve gerçek bir fedakarlık yapılmak isteniyorsa, buna neşter vurulmalı...

Dünyada gelişmiş ülkelerin 3 katı oranında yüzdeyle uygulanan dolaylı vergileri geri çekin. Resmi verilere göre Hazine gelirlerindeki vergilerin kazanç kısmında dolaylı vergilerin oranı yüzde 80...

Geri kalan yüzde 20 tüm şirketler, tüzel ve özel işletmeler, girişimciler ve gelir vergileri... 100 milyar TL’lik paket işte bu yüzde 20’nin içinde dönüp duruyor. Düşürün bakalım ürünler üzerindeki dolaylı vergi paylarını yarı yarıya ne olacak?

Bu hem gerçek bir atılım olur, hem de gelirden vazgeçerek yapılan bir dolaylı para basma anlamına gelir. Üstelik sonuçları da para basma kadar dramatik olmaz. Lakin Türkiye’nin ve vatandaşın bu rahatlamaya ihtiyacı olduğunu biliyoruz.

Her ürünün fiyatındaki dolaylı vergi oranı yüzde 50 azalsa, işte o zaman eşit bir mücadeleden bahsedebiliriz. Ben yöneticilerden ABD’deki gibi adam başı 1000 dolar vermesini beklemiyorum. Ama en azından asgari ücret oranında bir destek ya da giderlerinin karşılanması ve dolaylı vergilerden yapılacak yüzde 50’lik bir indirim çok hanenin hayatını kurtarır. Hatta bir öneri; sadece yerli ürünlerde bu uygulamaya geçin. Alın size yerli üretime destek.

Yoksa zaten tahakkuk / tahsilat oranları yerlerde sürünen ve bu nedenle sürekli mali af çıkarılan bir rakam üzerinden destekçilik konuşmayalım. Olağanüstü dönemler böyle radikal kararları gerektirir. Elbette sonrasında bütçe açığını giderecek altyapıların bugünden kurgulanması şartıyla.

Destekler kıymetli ama yetersiz. Üstelik bir çoğu da kredilendirme mekanizmasına atıfta bulunduğu için ya bankaların yeterliliğine kalıyor ya da krediye ulaşım durumunda, yeni finansal açmazlara gebe bir ortam hazırlıyor. Ez cümle; önerimi tekrarlayayım: Dolaylı vergileri düşürün.

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum