Son günlerde bir dolar haberi furyası gündeme oturdu. 8.30’u kırarsadan başlayan yorumlarla birlikte doların ne kadar düşeceği konuşuluyor. Öyle bir algı yaratılıyor ki, dolar / TL cephesinde tüm sorunlarımız bitti ve artık düşüşe geçti.
Son söyleyeceğimi baştan belirteyim ki bundan daha büyük bir palavra yok. Ayrıca bu haberlerin eş zamanlı çıkması, teknik bazı bilgilerin de bunu teyit etmesi, ortaya çıkan geçici bir durum üzerinden algı yönetiliyor olması endişe verici.
Çok büyük maliyetlerle yapılmış bir kaç swap anlaşması, doğru ya da yanlış Afganlılar karşılığında girdiği söylenen para, altın rezervlerinin eritilmesi gibi bazı olayları görmezden gelirseniz buna inanmak da muhtemel gözüküyor.
Fakat ortadaki en büyük gerçek şu ki, taşıma suyla değirmen dönmez. Türkiye ekonomik olarak yapısını değiştirmediği sürece orta ve uzun vadede problemini aşamaz; kısa vade de şüpheli.
Daha kötüsü giderlerinin hızla arttığı, vergi tahsilâtı, turizm geliri gibi gelirlerinin süratle azaldığı bir ortamda dolar probleminin kalıcı olarak düşeceğine inanmak büyük saflık olur. Ama ne olacak; nasılsa ‘kandırıldık’ deyip işin içinden çıkmak alışkanlık haline geldi.
Topluca, sorunlar ortadan kalkmaksızın, geçici üç beş dolara güvenerek bu algının yapılıyor olması ise, insanın ister istemez aklına ‘kim vurgun yapacak’ sorusunu getiriyor.
Ayrıca düştüğü söylenen dolar miktarı da 8 TL’nin çok üzerinde… Uzun zamandan beri dile getirdiğim bir gerçek var. Türkiye ekonomisi ve reel sektörü adına, o zaman için 5,5; hadi şimdi 6 TL diyelim, bunun üzeri oyunun bittiği noktadır.
Ekonominin bu maliyetlerle ve para kıtlığıyla çevrilme olanağı kalmamıştır. Bundan sonra İngiltere maçında 8 gol yiyen Kaleci Yaşar gibi skoru belirlemek maharetinize kalmıştır. Olmadı siz de çıkıp her seferinde ‘gözüme güneş geldi’ dersiniz. Nitekim faiz / enflasyon çıkışıyla ne derece maharetli olunduğunu da bir kez daha gördük. Maçı 1-0’da kaybediyorsanız; o sınır dolar / TL’de bugünkü koşullarda yaklaşık 6 TL’dir.
Gerçek şu ki Türkiye dolar karşısındaki sorununu çözmedi. Günübirlik, konjonktürel gelişmelerle veya maliyetli de olsa para bulunmasıyla ortaya çıkan düşme ya da sorunun çözülmesi değil, olsa olsa gerileme ya da gerilmedir.
Şayet olası bir gevşeme yaşanıyorsa, bundan rehavete kapılmanız değil, döviz borçlarınızı kapatmak için fırsat haline dönüştürmeniz gerekir. Aksi takdirde kimin kurbanı olacağınızı bilmediğiniz ve yaratılan bir sahte hava içerisinde sonradan çok pişman olacağınız bir durum yaşarsınız.
Türkiye kırılganlıklarını çözmek istiyorsa çözümün peşinde koşmalıdır; maliyetli üç beş kuruşun değil.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR