Ülkedeki ruh hali dolar totoya döndü. Ortada bazı öngörüler, ABD’nin resesyon ve varlık balonu riskiyle, geçici olarak gevşeyince bizim tayfa ‘gördünüz mü bak’ oynamaya başladı. Daha önce yapılan uyarıları bu bahar havasına kapılıp, yerden yere vurup, bunun üzerinden birilerine yaranmaya çalışanların hali çok dramatik.
Öncelikle doların TL karşısında yükselmesinin, yani bizim alım gücümüzün daha a düşmesinin kimseyi mutlu edeceğini sanmıyorum. Sadece elinde dolar olanlar mutlu olabilir ki, yüzde 80’i açlık - yoksulluk sınırı altında gidip gelen bir ülkede, bunların da musluğun başını tutanlar olacağı açık.
Hata yapılmaması ve yapılması halinde işin kontrolden çıkabileceğini söyleyenleri, bugün geçici bir konjonktüre sığınıp algıyla bir sıfata sokmak isteyenlerin tavrını çok çocukça buluyorum. Çünkü o hatalar da seri bir şekilde yapılmaya devam ediliyor.
Doların kaç TL olduğunu bir kenara bırakın... Son bir yıldır, yani 5 seviyesi aşıldığından beri aynı şeyi anlatmaya çalışıyorum. 5 – 5,60 TL dilimi zaten reel sektör için de, Türkiye ekonomisi adına da çevrilebilir olmaktan çıkıyor.
Bundan sonra doların ne kadar olduğu Kaleci Yaşar gibi, gözünüze güneş kaçıp kaç gol yediğinizle ilgilidir. Yani tamamen zevkinize kalmış. Oysa 5 ve üzeri zaten bize maçı kaybettiriyor. Yani 1-0 yenilene de 3 puan yazmıyorlar.
Fakat büyük bir akıl tutulması içinde meseleyi spor totoya çevirip, işi sulandıranlar bu ülkeye iyilik yapmıyor. Sonbahar itibariyle ödemeler önümüze geldiğinde yine dolar talebi olacak ve böyle bir paramız yok.
Kaç TL olacağını bırakın, gökten para yağmaz ya da dededen kalma bir dolar definesi bulmazsak dolar / TL’nin yükseliş trendinde olacağı açık. Çünkü günün sonunda dolar kaç TL olursa olsun, bizim borç ödemek için, üretim yapımızı değiştirmediğimizden stoklar eriyince imalat yapabilmek için dolara ihtiyacımız olacak.
Ekonominin en basit kuralıdır bu. Bir şey yoksa, fiyatı yükselir. Dolardaki dünya çapındaki çöküş üzerine medet umanlar ise ayrı bir akıl tutulması içinde. Zira günün sonunda bizim bulmamız gereken dolar miktarı da, ihtiyacımız da değişmiyor.
Ayrıca gelir kaynaklarımızı arttırabilmek tek ödeme kabiliyetimiz olmasına rağmen, dünya ekonomisinin çökmesini medet olarak sunanların gerçekten nasıl bir ruh halinde olduğunu da merak ediyorum.
Yani film biterse, bizim için de bitiyor. Borcumuz ve ödememiz gereken rakamlar ise tüm haşmetiyle ortada duruyor. Aksine dünya ekonomisi hızla resesyona giderken, borçlu olduğumuz yapının darbe görmesi, bizi alacağını tahsil noktasında daha çok sıkıştıracak anlamına gelir.
Velhasıl kelam, sorunu görüp, gerçek bir çözümü konuşmak yerine, meseleyi uyarıların içeriğini bile anlamadan ‘haklı çıktın, çıkmadın’ seviyesine indirenleri ayakta alkışlıyorum. Listesini yapın, günün sonunda faturayı onlara gönderelim. Nasılsa cezai ehliyetleri yoktur.
FACEBOOK YORUMLAR