Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Dolar ihtiyacı şiddetleniyor

21 Şubat 2024 - 17:16

Herkesin aklında yanıtını aradığı soru, dolar / TL kurunda neler olacak? Şu an aşırı değerli bir Türk Lirası olduğunu biliyoruz. Esasen bunun sağlamasını ihracatçının açıklamalarından da, Merkez Bankası Piyasa Anketleri’nden de yapabiliyoruz.

Daralan dünya ekonomisi göz ardı edilerek hedefler havada uçuşurken, ihtiyacımız olan dolar miktarının, döviz üzerinde yapacağı baskıyı ise görmezden geliyoruz. Maaşlarda hedef enflasyon üzerinden akıl almaz bir yaklaşım sergileyen ekonomi yönetimi, aynı tutumu somut değerlemelerde de yapma niyetinde.

Aksi bir tutum olsa, yüzde 65 enflasyon gerçeğini kabul bile etsek, doların TL karşısında bugünkünden en az 5 – 6 TL daha değerli olması gerekirdi. Yineliyorum, enflasyon oranını gerçek bile kabul etsek.

Bununla birlikte durdurulamayan bir dış ticaret açığı gerçeğimiz var. Ne var ki turizm gelirlerinin en azından açıklanan kısmını cari açık hesabına dahil ettiğimizde, 2023 yıl sonu itibariyle çok daha yukarılarda beklerken 45 milyar dolarlık bir açık ile yılı kapattığımız duyuruldu.

Kendi içinde olumlu bir gelişme olarak nitelendirirken, birden bire kısa vadeli dış borçta patlama meydana geldiğini gördük. Son açıklanan veriye göre 192 milyar dolar civarında olan bir yıl içinde ödenmesi gereken miktar 226,6 milyar dolar olarak duyurulunca ne anladık?

Öncelikle turizm gelirleri ile bir nebze içimiz rahatlarken, oradan gelen avantajın kısa vadeli borçlar tarafından süpürüldüğünü gördük. 226 milyar dolara cari açık finansmanını da eklediğimizde bir yıl içinde bulmamız gereken para tekrar Aralık 2023 sonuçlarına göre 271 milyar doları aştı.

Bu şartlar altında iki başlık önümüze geliyor. Öncelikle dış ticaret açığını tersine çevirecek anlamlı hareketler yapmadığımız için, ihracatımızı artırma hedefiyle birlikte açık riskimizin artacağı belli.

Birinci başlıkta çok ciddi anlamda dolar ihtiyacımız bulunuyor. Böylesi bir dünya ortamında ve rasyoları alt üst olmuş bir ekonomik fotoğraf verirken bu paranın bulunabilme şansı çok gözükmüyor.

Borcun döndürülmesinin de hangi şartlarda ve maliyette olduğunu, yıllardır bilemiyoruz. Sadece sağlamasını fakirleşme olarak yapıyoruz. İkinci önemli husus ise Türk reel sektörünün ve Türkiye’nin 300’lere düştüğü belirtilen risk primine rağmen güven vermediğinin göstergesi.

Neden? Çünkü uzun vadeli ve düşük faizli borç bularak, bunu finansman ilkeleri içinde kullanıp, borcunuzu ödenebilir kılma kabiliyetinizi kaybetmişsiniz demektir. O halde bu da kur üzerinde bir baskı yapacaktır.

Yetmedi kısa vade olarak nitelendirilen 12 ay artı bir günlük dilimde nasıl bir birikim olduğunu da bilmiyoruz. Zira bu da uzun vadeli borç olarak açıklanıyor. Kısa vadeye yakın, orta vadedeki ihtiyacınız da kur üzerinde baskı yaratır. Soruyu siz yanıtlayın. Dolar ne olur?
[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum