Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

DERS GİBİ BATIŞ

23 Eylül 2013 - 10:07

Günümüz ekonomisinde ayakta kalmanın, bundan da önemlisi büyüyerek bir türlü kimselere anlatamadığımız katma değerli üretim yapmanın adı gelişmeden geçiyor. Dün değildi, yarın belki olmayacak ama bugün hangi sektör değer elde etmek için müsait desek, sanırım seçeneklerden biri telekomünikasyon olur.

 

Bilhassa cep telefonu pazarındaki önemli artış, bu pazarda faaliyet gösterenleri kazançlı kılıyor. İthal kalemlerimiz arasında hatırı sayılır bir yer tutan, nüfusa yakın cep telefonu abonesi bulunan piyasada, telefonların tüketim çılgınlığı içinde kısa süreli dönüşümlerle satıldığı bu pazarda, ithalat gerçeğiyle karşı karşıya olmamız ise iç acıtan bir başka nokta.

 

Ama geleneksel bir laf vardır ya ‘gıda işi yapan batmaz’ diye, bugün sokaktan kimi çevirseniz, aynı şeyi cep telefonu üretimi için söyler değil mi? İşte öyle değil. Bugün en popüler sektörlerden biri sayılan bu pazarda, bir devin batışa doğru gidişine gözlerimizle şahit oluyoruz.

 

Kanadalı akıllı telefon üreticisi, teknoloji devi olarak nitelendirilen BlackBerry zor durumda. Son alarak 4 bin 500 çalışanını işten çıkaracağı haberi kamuoyuna yansıdı. Bu firma batar mı, yeni bir manevra ile çıkış yakalar mı bilemem, ama bildiğim bu hikâyeden Türk reel sektörü adına alınması gereken bir ders olduğudur.

 

Faaliyet gösterdiğiniz saha bu kadar popüler iken ve siz de onun en büyük oyuncularından biriyken neden zora düşersiniz? Bu firmanın öyküsünde ‘rakipleriyle eş değer teknolojik dönüşümü yakalayamadığı için’ yanıtı gözüküyor. Yani en büyük olmanız, orada kalacağınız anlamına gelmiyor.

 

Şimdi dönelim bizim sektörlerimize… Dünyada katma değer yaratan bu ölçüde bir sektörümüz var mı? Ne yazık ki yok. Marka değeri en yüksek firmamızın, yine telekomünikasyon sektöründen ama yetersiz marka değerine karşılık onun dahi yabancılara satılmış olması, aslında sıkıntılı durumumuzu ortaya koyuyor.

 

Bugün hangi sektörden bahsedersek bahsedelim, firmalarımızın konumu dışı unut,  iç pazarda ne olursa olsun sürekli yenilenme, bilgiye ve teknolojiye dayalı artı değer yaratma zorunluluğu bir kez daha ortaya çıktı. 

 

Dünyanın kendi dalında en büyük firması bile olsanız, yatırımlarınızı keser, kendinizi yenilemekten vazgeçerseniz, mevcut büyüklüğünüzle bile rakiplerinizin ardına düşüp, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.

 

Bu nedenle Türk ekonomisinin ayağa kalkması, gırtlağımıza kadar battığımız borçların ödenmesi, daha çok istihdam alanı açılması ve toplumsal barışın gerçekten sağlanması için reel sektöre büyük görev düşüyor.

 

Elbette bunun sağlanması için de önce ekonomi yönetiminin üretime inanması, çalışan/işveren arasındaki adaleti sağlaması, vizyon belirlemesi ve yönlendirmeyi buna göre yapması kaçınılmaz. Yoksa mevcut yapıyla ortada ne yerli firma, ne yerli siyasetçi, ne de Atatürk’ün gösterdiği hedeflere layık bir ülke kalacak.

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum