Kabine toplantısı sonrası yapılan açıklamada, ekonomik zorluk süreçlerinin geçici olduğundan, enflasyonun mutlaka tek hanelere düşürüleceğinden söz edilerek, tüm kesimlere dayanışma çağrısında bulunuldu.
Dayanışma elbette bir toplumun vazgeçilmez erdemlerden biridir. Fakat dayanışma ile bölüşme arasında ciddi bir ilişki olduğunu da hatırlamak gerekir. Şayet ülkede bir kaynak varsa, bunun adil dağıtılması, şeffaf politikalar sürdürülmesi ve gerçeklerle yüzleşilmesi, dayanışmayı var eden etkendir.
Sanayici derdini anlatır; işbilmezlikle suçlanır. Çiftçi durumunun zorluğundan bahseder; kovularak küçümsenir. Maden işçileri tepkilerini dile getirir; yerlerde tekmelenir. Emekli halini dile getirmeye kalkar ‘gözünü toprak doyursun’ denir.
Gençler iş bulamamaktan bahseder, devletin herkese iş bulmak gibi bir yükümlülüğü olmadığı söylenir. Üstelik istihdam ekosistemini yaratmak başlıca görevlerinden biriyken. Esnaf siftah yapamadığını dile getirir; abartı bulunup kafasına çay atılır.
İnsanlar hak aramak için grev yapmaya karar verir, bu milli güvenliği tehdit eden bir eylem olarak nitelendirilir. EYT, gasp edilen hakkını kısmi olarak geri almaya başarır, özür dilemek yerine iane dağıtır gibi davranılır.
Aynı fikirde olmayan herkes devlet düşmanı olmakla suçlanırken, sahte bir enflasyon rakamıyla yaşaması istenir, borca batınca da hesap bilmez olur. Tüm dünyada pandemi olur; dünyadaki tüm normal ülkeler karşılıksız para dağıtır, biz vereceğimiz insandan para isteriz.
Peki bunları hangi koşullarda yaparız? Kullan kullanma kamudan para ödenen adı proje olan, gariplik abidelerinin, israfın had safhaya çıktığı kamu yönetiminin, plansız para harcayarak sonra bir doların peşinde koşulan şartların gölgesinde...
Bu ülkede en az 14 yıldır Ekonomik Sosyal Konsey toplanmıyor haberiniz var mı? Üstelik 2010 referandumunda anayasa maddesi olarak hayata geçmesine, duvarlara vaat diye asılmasına rağmen. Açıkça bir anayasa suçu işleniyor ama kimse bunu konuşmuyor bile.
Şimdi geldiğimiz noktada fedakârlık isteniyor. Kimden? Çalışanların yüzde 65’i açlık sınırının altında yaşayan, emeklileri açlık sınırının yamacından bile geçmeyen, işsizlerinin işsiz sayılmayıp, sağlık sigortası primi istendiği, esnafın kazanamama ihtimalinin kabul bile edilmediği, çiftçinin ithalatla terbiye edildiği bir ortamda yaşayan insanlardan.
Bence bugün Türkiye’de vatandaş ama bilerek, ama hesap bilmemezlikten, kâh muhakeme yeteneğini fanatizme kurban etmesinden, kâh duygularıyla midesini unutur hale gelmesinden bahsetsek de, bir şekilde yapabileceğinin tamamını yaptı.
Bu saatten sonra bu insanlardan dayanışma istemek mümkün, ama gösterebilmeleri olası değil. Tamamen gücünü yitirmiş, yıllardır nalıncı keseri gibi kendisinden alınmış ve halen alınmak istenen, tüm insani yaşam koşullarını kaybetmiş bir vatandaş grubundan alınabilecek bir şey yok.
Fedakârlık sırası kamuda... Öyle ki, enflasyonu bile kamu eliyle gelen zamlarla arttırıp, enflasyon farkı isteyene enflasyonun olmadığını söylediğiniz insanların elinden ancak gelen bu. Daha fazlasını yapamazlar.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR