Habertürk’te Rahim Ak bir haber yaptı. Haberinde danışmanlık ve denetim şirketi olan KMPG Vergi Ortağı Şaban Erdikler’in açıklamasına yer veriliyordu. Konuyla ilgili uzman bir isim olduğu için öngörüsünü dikkate alma ihtiyacı hissettim.
Erdikler yaptığı açıklama bütçe giderlerinin yüksekliği karşısında gelirlerin yetersizliğine dikkat çekerek şöyle diyor: “ÖTV ve KDV’de artış bekliyoruz.” Açıkçası ekonomi yönetiminin de aklından geçenin bu olduğuna eminim. Fakat sonuç verir mi; işte tartışma yaratacak husus bu.
Türkiye’de gelirlerin halen yüzde 80’i dolaylı vergilerden elde ediliyor. Dolaylı vergiler ki, gelir gözetmeksizin herkesten alındığı için dünyanın en ahlaksız vergisi olarak tanımlanabilir. Şu anda zaten insanları en çok zorlayan konuların başında bu geliyor.
İş öyle bir çığırından çıkmış ki, vergilendirme mantığına aykırı olarak vergiden vergi bile alınan noktaya gelinmiş. Günlük ödediğiniz faturaların ayrıntılarına şöyle bir göz atın. ÖTV’ye KDV ödediğinizi bile göreceksiniz.
Fakat artık deniz bitti. Ekonomi yönetimi, Erdikler’in öngörüsü doğrultusunda buraya biraz daha yüklenirse, şimdiden bütçe açığının daha da patlayacağının haberini veriyorum. İktisat ders kitabını açın. İşin alfabesi ne der? Ne kadar yüksek vergi, o kadar kaçak...
Ekonomi yöneten zatlar bundan ne kadar haberdar bilmiyorum, ama zamanında örneğin tütün mamulleriyle ilgili yaşananları hatırlatmakta fayda var. Ekonominin başında Mehmet Şimşek’in olduğu dönemlerdi. Yani yine AKP iktidarı...
Sigara zammı söz konusu oldu. Firmalar zam yapılması konusunda çekincelerini ortaya koydular ve zamdan imtina ettiler. Fakat Bakan Mehmet Şimşek çıkıp onlara şöyle dedi: “Eğer siz sigaraya zam yapmazsanız, ben vergileri arttırarak o zammı yapacağım.”
Güzellikle tehdit etmek de bu herhalde. Oysa firmalar olası bir zamla, kaçak sorununun artacağını biliyorlardı. Güzellikle zammı yaptılar. Mehmet Şimşek mutluydu ama o dönem yazımda bunun ‘kaçak ürün oranını’ arttıracağını yazmıştım. Zira insanlar mevcut fiyatlara yetişemediği için sorun baş göstermişti.
Peki o günün mutlusu Şimşek bir sene sonra hangi açıklamayı yaptı biliyor musunuz? “Tekel ürünlerinde topladığımız vergilerde dramatik bir düşüş var.” Bu başlığı her ürün için tekrarlayabilirsiniz. Eğer aynı hatayı yaparlarsa, daha büyük açıklarla karşılaşılacağını şimdiden söylemek istiyorum.
Yapmayın; bırakın daha çok dolaylı vergi yüklemesini, reel sektörün prim ve vergi dilimlerini ödenebilir kılın. Çünkü aynı hata orada da yapılıyor. Bu nedenle de vergi toplanamıyor. Tahakkuk / tahsilat oranı ülkede yerlerde sürünüyor. O yüzden de sürekli af ya da yapılandırma söz konusu oluyor.
Yani aflar, yapılandırmalar sanıldığı gibi iyilikten değil ‘aynı sistemi devam ettireceğim, sen iki taksit öde şimdilik ben de üzerine gelmeyeyim. Çünkü kasa tamtakır’ mesajından kaynaklanıyor.
Türkiye’nin bu vergicilik kafasıyla yürüyebilecek yeri kalmamıştır. İTO’nın 90’lı yıllarda yaptığı bir araştırma vardı. Belki de halen dokümantasyonunda duruyordur. Bir işletme açıldıktan 3 sene sonra, tüm vergi ve primlerini dürüstçe ödeyip, kar ederek batıyor.
Zira ekonomi yönetimi aslında bahsettiği gibi OECD’nin en az vergisini almıyor. Muafiyetleri kabul etmediğinden, yani aslında ciro üzerinden firmalara ortak olduğundan tahsilat gerçekleştiremiyor.
Sözün özü şu: Firmalara ciro üzerinden yüzde 50 ortak, vatandaşa da yüzde 80 oranında dolaylı vergilerde cep hortumcusu olarak bu işin içinden çıkılamaz. Daha çok mu vergi istiyorsunuz? Adaletli bir vergilendirme sistemi kurun.
FACEBOOK YORUMLAR