Türkiye’nin şu anki gündemi canınızı sıkıyor değil mi? Hukuksuzluktan işsizliğe, geçim sıkıntısından yasaklara kadar, bu ülkede insan psikolojisini bozan birçok unsur var.
Fakat adım adım yaklaşan yeni gündem, daha büyük alarm zillerini çalıyor.
Bugünlerde havaların sıcak gitmesi sonucu herkesin aklına gelen, ama biraz yağmur ya da kar yağıp, susuzluk riski ortadan kalktığında unutulacak olan gıda meselesinden bahsediyorum.
Dünyada tüm uzmanların geleceğin en stratejik başlığı olarak nitelendirdiği, ekonomik olarak düşünüldüğünde de ülkelerin en büyük değerleri arasında ilk sırayı alacak tarımsal üretimden söz ediyorum.
Ne yazık ki tüm reklam kokan uygulamalara ve söylemlere karşın, Türk tarımı da, çiftçisi de yıllar içinde yok olma noktasına getirilmiştir. Üstelik bu sadece bizim meselemiz değil. Tüm dünya aynı riskle karşı karşıya… Kuraklık tüm dünyanın, ama politikasızlık ayrıca bizim sorunumuz. Bir tarım ülkesi olarak bizim ithalatçı konuma düşmüş olmamız ayrıca acı veriyor.
Gerek artan fiyatlar karşısında hemen ithalat kozunun kullanılması, gerek yanlış destek modelleri, gerekse de ‘üreteceğine satın al’ yaklaşımı bizi buraya getirdi. Dünyada çöl ortasında tarımı geliştiren ülkeler varken, biz her sene 1 santimetre azalan işlenebilir toprağımızı kendi haline bırakıp, yok olmasını izliyoruz.
Tarım arazileri üzerine yapılan yerleşimler, müktesebat adı altında tarımsızlaşma politikaları, 6 TL verip, mazottan kaynaklı ÖTV ile çiftçinin cebinden 8,5 TL çeken sistemin teşvik diye anlatılması, sağlıklı bir envanter ve politika ortaya konulmaması, yarının can yakıcı gündemi olarak önümüzde duruyor.
Sadece orta ve uzun vadeden bahsetmiyorum. Bilhassa bu yıl havaların sıcak seyretmesi ve kuraklık riskinin artarak devam etmesi, yaz aylarını Türkiye açısından farklı bir gündemle başbaşa bırakacak.
Bir tarafta kazanamayan ve daha da kayıp içine düşerek, borcunu ödeyemeyip, göçü hızlandıran köy nüfusu, öte tarafta tetiklenecek fiyatlarla canı yanacak olan şehir nüfusu bir arada sıkıntı yaşayacak. Sokakta bunlar gerçekleşirken, fiyatların enflasyon üzerindeki etkileri de, ekonomi yönetiminin tüm enflasyon hesaplarını çöp haline getirecek.
Hem bu sene, hem de önümüzdeki dönemde dünyanın ve Türkiye’nin hızla bir numaralı gündemi olacak tarıma daha ne kadar kayıtsız kalacağız? Çok geç olmadan bir şeyler yapmak gerekiyor?
Aksi takdirde bizi tek bekleyen açlık, pahalı gıda, üretim eksikliği nedeniyle yeni bir dış ticaret açığı kapısı ve hepsinin tetikleyeceği sosyal patlama riski… Lafın özü şu: Ekmeğe sahip çıkmazsanız, ekmek çok can yakar. Bu gündem de ülkede ne iktidar bırakır; ne de muhalefet.
FACEBOOK YORUMLAR