Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Cami avlusuna bırakılan zam

17 Şubat 2022 - 00:48

Sizce bir işletmenin kanuni düzenleme olan KDV oranındaki düşüşü, uyguladığı KDV miktarına yansıtmaması mümkün mü? Aklı başında herkes bunun mümkün olmadığını söyler. Fakat iliklerimize kadar, neredeyse nefes almamızdan bile vergi alanlar, yüzde 7’lik bir indirim üzerinden fırsatçı yaratma telaşına düşünce, bu akıl dışı söylem de dillendirilmeye başlanıyor.

Mesela icranın başı bu uygulamayı yapmayanları ağır şekilde cezalandıracaklarını söylerken, bunun uygulanmama ihtimali olmadığının farkında değil mi? Emin olun ki farkında ama bunun üzerinden algı yaratmaya çalışılıyor.

Neye karşı? Yükselişi bir türlü durdurulamayan fiyatlara, artan geçim sıkıntısına, yetmeyen gelirlere ve insanlıktan çıkan yaşam biçimine savunma olarak. Yani günün sonunda ‘biz indirim yaptık, ama fiyatlar düşmüyor’ diyerek esnaf ile vatandaşı karşı karşıya getirmenin yolunu arıyor.

Tıpkı asgari ücret görüşmelerinde olduğu gibi… Kendisiyle konunun hiçbir alakası olmadığını, çalışan ile işveren arasındaki mesele olduğunu söyleyenlerin, biraz görece yüksek artış yapınca ekranların karşısına çıkıp, nasıl zam açıkladığına şahit olduk değil mi? Gerçi o zaman da cebe girmeden açlık sınırını yakaladı ama neyse…

İşte bu ikircikli tutumun aynen KDV indirimi meselesinde de yaşandığını görüyoruz. KDV yüzde 8’den yüzde 1’e düşmüş, peki fiyatlar niye düşmüyormuş? Ortaya konulmak istenen tez, bunun bir fırsatçı oyunu olduğu…

Elbette bunun gerçekle ilgisi yok. Çünkü KDV’nin ürünlerin maliyetiyle ilgisi yok. Satış fiyatının üzerine konulan salma bir vergiden başka bir şey değil. Yani siz rutin bir iklimde KDV oranını düşürerek fiyatı bir nebze geriletebilirsiniz.

Ama böylesine artan girdi maliyetlerin, yükselen enflasyonun olduğu ortamlarda, hele ki üreticinin yansıtamadığı yüzde 44’ü aşkın enflasyon farkı varken, ürünün fiyatının gün be gün artacağını, bunun da KDV indirimini yutup geçeceğini bilmiyor olamazsınız.

Bilmiyosanız, çok ayıp. Ama bilip de bunun üzerinden insanları karşı karşıya getirip, yapılan ekonomik hatalardan dolayı oluşan tablodan sorumluluk almadan kaçmaya çalışıyorsanız, bu bilmemekten de ayıp.

Embedded medya organlarını da peşine takıp, hatta bunun bir kapitalizm oyunu olduğunu dillendirip, saçma sapan tezlerin gölgesinde gerçekleri saklayamazsınız. Çünkü gerçek şu ki, Türkiye’de üretimin girdi maliyetleri artıyor, dünyadaki yükseliş buna tuz biber oluyor; iç piyasadaki daralma ve insanların alım gücünü yitirmesi nedeniyle üretici de maliyet farkını fiyatlara yansıtamıyor.

Hatta doğrusu şu: Yansıtmasına rağmen, maliyetlerindeki artışın hızı o kadar yüksek ki, aradaki farkı kapatamıyor. Şimdi siz bu üreteni ürettiğine pişman eder iklimi yarattığınız unutup, yanlış para politikaları uyguladığınızı görmezden gelip, her şeyi polisiye tedbirlerle çözeceksiniz öyle mi?

Aslında çözülemeyeceğini muhatapları da biliyor. Ama buradan yarattığı algıyla perakendenin tarlayı, çiftçinin esnafı suçladığı bir ortam yaratıp, zamları cami avlusuna bırakıp kaçmanın, daha doğrusu aradan sıyrılmanın hesabını yapıyor.

Gerçekten çok ayıp. Arka arkaya sistematik hatalar yaptığınız ve çözüm diye ortaya koyduklarınızın hiçbir alt yapısı yokken; faiz düşerse enflasyon düşer gibi gerçekçi olmayan tezlerle dengeleri de alt üst etmişken, bari yaptığınız hatanın sorumluluğunu alın.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum