Hafta sonunun son saatlerine Varlık Fonu’na devredildiği belirtilen kurum ve kuruluşlar haberi damga vurdu
Hangileri? Ziraat Bankası, Borsa İstanbul, BOTAŞ, PTT, Türksat, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Eti Maden, Çaykur ve Türk Telekomünikasyon.
Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Hazine’nin elindeki hisselerin tamamı fona devrediliyor. Önce bu tip fonların dünyanın her yerinde olduğu söyleminin doğrusunu tekrar hatırlatalım.
Fonu, genellikle tasarruf fazlası olan ülkeler kuruyor ve dış kaynak kullanmak yerine, paranın içte finansman yaratması amaçlanıyor. Bizimki eksi bakiye ile varlık fonu kurmak anlamına geliyor.
Bu fonun özelleştirme yapma hakkı var. Sadece bu iki başlık, gerisini boş muhabbet kılıyor. Borcunuz var; eksi bakiyedesiniz ve sağ cepten sol cebe kaynak aktarıp, zenginleşeceğinizi düşünüyorsunuz.
Bunun birinci anlamı artık para bulamadığımız gerçeğinin açığa çıkmasıdır. İkinci anlamı borsa gibi zaten yabancı ağırlığının yüksek olduğu yapıları içeri katıp, söz hakkı sunmaktır. Üçüncüsü paranın yine inşaat başlığı altındaki konulara yönlendirileceği gerçeğidir.
Dördüncüsü elde avuçta olanı da, hissettirmeden satma girişimidir. Beşincisi de Düyun-u Umumiye’nin modernize edilmiş haline yol açmaktır. Sorunlarla yüzleşip çare aramak dururken, halen elde avuçtakini satıp, durum kurtarmaya çalışıyorsak akıllanmıyoruz demektir.
Her biri kendi içinde iktisadi operasyon yapabilecekken, bu kurumların kaynaklarını amaçları dışında kullanmak adına ortam yaratıyoruz anlamına gelir. Ayrıca bu fonun denetim dışında olduğunu da tekrar hatırlatmakta fayda var.
Üretim ekonomisi diye söylemlerde bulunup, türev piyasa yaratmaya çalışmak bir çelişki olarak ortada dursun, herhangi bir orta vadeli program hedefini tutturamayan ekonomiyi yönetimine, Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde kullanılacağı söylenen bir değer emanet etmek ne kadar doğru?
Ortada gerçekçi bir plan olmadığını biliyoruz. Turizmcileri kurtarma planının düğün dernek meselesine düşürüldüğü bir seviyede, henüz bugüne kadar yapılan özelleştirmelere rağmen, artan borç yükü gerçeğini açıklayamayan bir yapı, sağ ceptekini sola koyup durumu kurtarmaya çalışıyor.
Akıllanmadık. Anlayamadık elektrik faturasını ödemek için, evdeki televizyonu satmanın bir çare olmadığını. Bir dahaki ay ne satacağız? Yazık oluyor memlekete… Gerçek bu…
İnanmıyorsanız, sonucunu görene kadar masal dinlemeye devam edin. Ama rica ediyorum sonra uygulayanlar ‘kandırıldık’ diye, inananlar da ‘ne olacak şimdi’ diye ortaya çıkmasın.
FACEBOOK YORUMLAR