Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Büyümesiz enflasyon

04 Eylül 2019 - 11:01

Türkiye haftanın ilk iki gününe kritik rakamlarının açıklamalarıyla girdi. Bunlardan birincisi ikinci çeyrek bazında Türkiye ekonomisinin yüzde 1,5 daraldığı... Hatırlayacaksınız ilk çeyrekte de yüzde 2,6’lık bir daralma yaşamıştık.

 

Açıklanan yeni ekonomi programı çerçevesinde hedef, ülkenin 2019 senesinde yüzde 2,3 büyümesiydi. Yılın yarısında yüzde 4,1 oranında daraldığımızı düşünürseniz, ikinci yarıda yüzde 6,5’tan aşağı bir büyüme elde edilmemesi gerekiyor.

 

Bunun da hem iç piyasada sinyalleri gelmiyor; hem de dış dünyadaki ekonomik koşullar buna olanak tanımıyor. Yani hedefin şimdiden çöp olduğunu söyleyebiliriz. Bu ay içerisinde YEP’te açıklanacak revizyonların ve yol haritasının da anlamının kalmadığını ekleyebiliriz.

 

Peki bu durum neyi tetikler? İşsizliği... Resmi rakamlar ne derse desin, Türkiye’de işsizliğin söylenenin çok üzerinde arttığını ve kronik bir sorun haline geldiğini biliyoruz. O zaman bunu cebinize koyun.

 

Gelelim enflasyona... 12 aylık bazda baktığınızda tüketici ve üretici fiyatları arasındaki artış farkının yüzde 5’lerden tekrar yüzde 11,5 seviyesine çıkması iyiye işaret değil. Bir tarafta sermaye erimesinin üzerindeki baskının arttığını, diğer tarafta bunlar fiyatlara yansırsa, enflasyonun tetikleneceğini bize gösteriyor.

 

Tekrar altını çizeyim tüm bunları resmi rakamlara göre bile diye konuşmak lazım. Zira sokağın gerçeğine baktığınızda durum çok daha kritik. Mesela geçen ay enflasyon düştü dediler, benim her sabah aldığımız açma o gün yüzde 25 zamlandı.

 

Bugüne gelirsek doğalgazın yüzde 30’luk artışı sanayiciyi bile çileden çıkarttı. Keza doğalgaz fiyatlarındaki bu artışın beraberinde elektrik zammını da getirmesi kaçınılmaz. Taksi ücretleri yüzde 25 artarken, kırtasiye malzemelere yüzde 30 zamlanırken, hane elektriği yüzde 15 baskı görürken, enflasyon rakamının ardından konuştuğum bir tesisatçının yakınmasını paylaşayım.

 

Dedi ki: Müşteriye bir parça takmaya gidiyorum. “Kısa süre önce 60 TL’ye aldığım parçanın bugünkü fiyatı 90 TL. Ben bunu müşteriye nasıl anlatacağım?” İşte kritik soru bu. Ya o parçayı takmayacak ya da cepten yiyecek.

 

Şimdi hayatın gerçeği üzerinden baktığımızda ne görüyoruz. İşsizlik artıyor; enflasyon resmi rakamların aksine sokakta önlenemez yükselişini sürdürüyor. Üstelik çok daha ilginç bir durum var ki, enflasyonun tetiklenmesi ağırlıklı olarak kamunun yaptığı zamlar üzerinden geliyor.

 

Peki hem işsizlik artar, hem de enflasyon yükselirse ne olur? Yanıtı çok basit. Türkiye ürkütücü bir süreç olan stagflasyona koşuyor. Bunun maliyeti ise görece enflasyon ve işsizlikten çok daha hasarlı olur.

 

Ne olur artık gölge oyununu bırakıp, gerçeklerle yüzleşin. Bari fatura ödenebilir seviyede kalsın. Yoksa iş kontrolden tamamen çıkıyor.

 

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum