Hazine ve Maliye Bakanı Nebati ihracatçılarla kur tartışmasına girdi ve enflasyon hesaplarını bozmamasını istedi. Öncelikle ihracat gelirlerini TL’ye hapsedip, sonra firmalara kur riski bindirdikten sonra bunu söylemek gerçekten anlaşılır gibi değil.
İkinci boyutta ise bu itiraf, enflasyonu öncelikleyerek varı yoğu kuru sabit tutmak için harcadığımızı gösteriyor. Bunun sürdürülebilir olmadığını biliyoruz. O zaman bir noktada kırılma bekleyen reel sektör korkusunda son derece haklı.
Üçüncü olarak sürekli büyümeden bahsederek ihracata atıfta bulunulduğu bir ortamda ortaya çıkan dış ticaret gerçekleşmeleri çok da hoş tablolar vermiyor. Tüm bu daralmayı göz ardı ederek ihracat ile büyümeyi temellendirmek, beraberinde sapmaları getirecektir.
İşin bu tarafını görmezden gelirken, ihracat ithalat gerçekleşmeleri içindeki açmazları da konuşmuyoruz. Mesela son verilere göre ihracatımız ekim ayında miktar bazında sadece yüzde 1,1 yükseldi. Ama aynı dönemde bunun 20 katı ithalat yaptığımız gözleniyor. Yani ithalattaki yükseliş oranı yüzde 21,3...
Üstelik bu hacim kazancımıza da yansıyor. Yüzde 1,1 yükselttiğimiz ihracattan sadece yüzde 1,8 daha fazla para kazanırken, yüzde 21,3 oranında adet bazında yükselen ithalatımıza tam sekiz kat daha fazla yüzde 8,3 oranında artışla ödeme yapmışız.
Bakkal hesabı yaparak bile ilerliyor olsanız, bu tablonun alarm verdiğini görürsünüz. Ayrıca dünya pazarlarındaki daralma da cabası. Dünyanın bir çok devi, resesyon tehlikesiyle işten adam çıkarırken, finansmandan maliyete kadar her yönüyle sıkışmış bir Türk reel sektörünün bundan ayrışması düşünülemez.
Nitekim TÜRKONFED’in son yaptığı araştırmada önümüzdeki yıl her üç işverenden ikisinin işten personel çıkarmaya niyetli olduğunu gösteriyor. Siz bu tablo içerisinde oturup düşünmek yerine de yüzde 10,2’lik işsizlik rakamından medet ummaya kalkıyorsunuz. O rakamların da nasıl elde edildiği tartışılır.
Yetmiyor yaklaşık 22 milyar dolar kaydı belli olmayan para kullandığınız bir ortamda 10 ay için 38,1 milyar dolar cari açık açıklanıyor. Fakat daha garip bir tablo var. Türkiye ekonomisinin yapısına baktığınızda bu cari açık, yaklaşık 55 milyar dolarlık bir dış ticaret açığının yansıması olabilir.
Oysa daha 10 gün önce TÜİK ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle açıklanan dış ticaret verileri, önümüze 91 milyar doları aşkın bir dış ticaret açık rakamını koymuştu. Şimdi ister istemez insanın aklına, bu hesabı nasıl yaptınız diye sormak geliyor.
Sözün özü; neresinden bakarsanız bakın bu ekonomi enflasyonundan döviz kuruna, dış ticaretinden işsizliğine her yandan alarm veriyor. Fakat bu sorular sorulduğunda bakanların sadece geçiştirdiğini görüyoruz. Işıltı falan komikti ama, haberiniz olsun bu işin şakası kalmadı artık.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR