Borsa İstanbul bugün tüm zamanların en yüksek kapanışını yaptı. En azından olay, haberlere böyle yansıdı. Bu memnuniyet verici bir şey mi; evet. En azından yatırımcı adına… Ama böylesi bir ortamda bunu sorgulamamız gerekmiyor mu? Sizce de ortada bir gariplik yok mu?
Borsada hisseler niye yükselir? Şirketlerin durumu çok iyidir; bilançolar bir yıldız gibi parlıyordur. Yatırımdan yatırıma koşan şirketler kazanç adına rekorlara imza atıyordur. Dünya piyasaları da, iç piyasa da şahlanmış gidiyordur; anlarım.
İkinci bir ihtimal beklenti üzerine yükselebilir. Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında büyüme trendine girmiş bir dünya ekonomisi vardır. Mal ve hizmet anlamında şirketlerin önünde çok iyi koşullar belirmiştir; onu da anlarım.
Üçüncüsü dünya jeopolitik gelişmeleri, ortak teknolojik buluşlara, insanlık yararına yapılan işbirliklerine gebedir; bunun ekonomiler üzerinde artı etkisi olabilecektir; hadi onu da anlayabilirim.
Dördüncüsü parasal bir genişleme vardır. Likidite bolluğu ve merkez bankalarının dünyada genişlemeci politikaları, talebin hareketlenmesini sağlayacaktır. Bankacılık sistemi 2 binli yılların başında olduğu gibi kredi vermek için ölüp bitiyordur; hadi onu da anlarım.
Ama bunların hiçbiri yok. Bir tarafta dünya jeopolitik riskler ile boğuşuluyor. Sadece Rusya – Ukrayna ekseninde yaşananlardan söz etmiyorum. Soğumaya bırakılmış bir Suriye problemi var. Yetmedi İran’ın nükleer üzerinden yine beklemeye alınmış bir açmazı söz konusu.
AB ile ABD arasında, ABD ile Çin arasında, ABD ile Rusya arasında, hatta yeni paylaşım savaşları bakımından ABD ile İngiltere arasında ticaretten finansa kadar her alanda gizli bir savaş yürütülüyor. Risk algısı tavan yapmış vaziyette.
Dünya enflasyon nedeniyle faiz arttırımlarına gidiyor; enflasyon konusunda bilmecesi bir tarafta, öte tarafta stagflasyona dönüp dönülmeme mücadelesi veriliyor. Varlık alımlarının sonlandırılmasının, 2008 krizinden sonra solunum cihazıyla hayatta tutulan hangi ülkelere nasıl etki yapacak bilinmiyor.
Kovid 19 başta olmak üzere salgın hastalıklar, problem haline gelen ve maliyetlerin artmasına neden olan lojistik sorunlar gibi bir dizi meseleyi de bunun arkasına ekleyin. Dünya ekonomisi açısından say sayabildiğin kadar.
Zaten dünya bunların reaksiyonunu veriyor ama Borsa İstanbul pozitif ayrışıyor. O zaman iç piyasaya bakalım. Tüketici borcu 1 trilyon TL’yi aşmış krediyle alışveriş olanağı kalmamış. Gelirler gün be gün gelen zamlar karşısında erimekte.
Şirketler ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na satılması problemini nasıl aşacağını bilmiyor. Enflasyon durdurulamaz bir biçimde yükselirken faiz, enflasyon, kur üçgeninde, söylendiğinin aksine gerçeklerden tamamen kopulmuş bir ortam var.
Enflasyona tekrar dönersek, açıklanan resmi enflasyon kadar yansıtılamamış bir üretici enflasyonu ile karşı karşıyayız. İçte likidite problemi can yakıyor. Tahsilatlardaki sorun büyümüş.
Sektörler yurtiçi ve yurtdışı gelişmeler nedeniyle ya maliyet ya pazar açmazını yaşıyor. Bilançolar ise evlere şenlik. Aslında gelişmeleri tek tek dizecek olsak burada satırlar yetmez. Ama başa dönüp tekrar soralım. Manzara buyken; borsa neyi fiyatlıyor?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR