Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Borç biçim değil ki...

19 Temmuz 2023 - 00:30

Ülkenin ekonomisinin çevrilmek adına bir yıl için nakit 250 milyar dolara ihtiyacı var. Kısa vadeli dış borç ve cari açık finansmanı ile ilgili bu parayı bulmamız gerekiyor. Buna karşılık swap hariç net rezervlerimiz eksi 50 milyar dolarda geziyor.

Yurtdışı pozisyon açığı yine eksi 295 milyar dolara yakın. Haziran ayında açıklanan veriye göre yılın ilk dört ayında verdiğimiz cari açık 60 milyar dolar. Kapı kapı borç para arıyoruz; risk primleri 500’ler civarında geziyor ama ekonomik durum iyi öyle mi?

Üstelik bu ekonomi iki yıl üst üste, sene başı bütçesinin tamamını yılın ortasında tüketiyor ve ek bütçe adı altında yeni bir bütçe yapıyor. Çünkü 2022’deki 860 milyar TL’yi, 2023’teki 1,1 trilyon TL’yi ek bütçe diye tanımlamak güç. Bu büyüklükte bir ek bütçe olmaz, yeni bütçe yapmak anlamına gelir.

Fakat 1,1 trilyon TL’lik ek bütçe yapılırken, ülkenin iki numaralı ismi çıkıp kamu borcunun ne kadar iyi durumda olduğundan bahsedecek öyle mi? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bunu yaptı.

Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 32 olduğunu söyledi ve bunun ortalamanın çok altında olduğuna dikkat çekti. Öncelikle ülkedeki milli geliri hangi kur üzerinden hesaplıyoruz bu bile tartışmalı.

TÜİK’in aynı gün açıkladığı verilere baktığınızda TL olarak açıkladığı gelirle, dolar bazındaki gelir arasında ciddi bir kur makası olduğunu görüyorsunuz. Her şey bir yana ve yukarıdaki tablo da göz ardı edilse dahi sizce bu sağlıklı bir durum mu?

Çünkü aynı ülkenin sadece vatandaşının kredi ile kredi kartı borcu 2 trilyon TL, kobilerinin borcu da 3,5 trilyon TL civarında geziniyor. Mukayese yapabilmek için, ülkedeki tüm tüketicinin bütün finans sistemine 2002’deki toplam borcunun 6,4 milyar TL olduğunu hatırlarsak sorun da ortaya çıkıyor.

İşin içte kredibilitesi o kadar zora düşmüş ki, bankalar kredi verirken sağlam tüketici ve firma bulamıyor. Bu nedenle de sürekli kamunun finansman ihtiyacını karşılamaya yöneliyor. Şimdi siz çıkıp bu manzarada gerçekten borç yapınızın normal olduğundan mı bahsedeceksiniz?

Üstelik örnek gösterdiğiniz ülkelerin, pandemi gibi olağanüstü bir süreçte vatandaşlarına karşılıksız milyarlarca dolar ya da avro dağıttığı, sizin de iban verdiğiniz bir süreç nedeniyle bütçe dengelerinin şaştığını göz ardı ederek...

Yunanistan’ın zora düştüğü zamanları hatırlayın. Kamu zorlanıyordu, sıkıntıdaydı. Niye? Ortaya çıktı ki bütçe makyajlamıştı ve bu yolla da kaynak kullanmıştı. Ama vatandaşının ekonomik durumu iyiydi. Bu durumda bizim onlardan bile zor durumda olduğumuz çok açık değil mi?

Yetmedi; vatandaşın borçlarının büyük bir bölümü nereye? Bankalara... Bankalar parayı nereden temin ediyorlar? Sendikasyon yoluyla yurtdışından... Peki sendikasyon kredileri devlet güvencesinde değil mi?

Bitmedi; vatandaş diyelim ki borcunu ödeyemedi ve yapabilecek hiç bir şey yok. Bankalar ne yapıyor? Bunu zarar olarak vergilerinden düşüyor. Peki bu durumda günün sonunda borç kimin oluyor?

Hızımı alamadım iki madde daha söyleyeyim. Bir aile reisinin borç miktarı makul seviyelerde olsun. Ama eşi ve çocukları batık durumda olsunlar. Bu ailenin büyüğü, ailenin diğer bireylerinin borçlarını yok sayabilir mi? Çok uzun zamandır kendini kandırmak adına yapılan bu.

Ve son madde... Sahi bizim bir iç borcumuz vardı. Eskiden miktarı açıklanırdı. Şu anda Türkiye’nin iç borcu ne kadar? Hangi koşullarda ödenecek? Bilen var mı? Yoksa onu borçtan saymıyor musunuz?

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum